Friday, October 12, 2012

Tanrı'nın izin günü: Yedinci Gün

(Aşağıda kitap kulübüm illederoman için yazdığım İhsan Oktay Anar, Yedinci Gün yazısını paylaşıyorum.)





Tanrı dünyayı altı günde yarattıysa eğer, İhsan Oktay Anar da bize son romanında, hiç anlatılmayan o yedinci günü anlatıyor; yani Tanrı’nın tatil gününü. Tanrı evreni yaratıp dünyadan elini eteğini çekiyor ve dünya kendini Tanrı ilan eden İhsan Sait’in insafına bırakıyor. Son yüzyılın coğrafyamızdaki hazin ve garip olaylarıyla örülmüş romanıyla Anar sanki “Bu dünya o kadar garip ve acımasız ki bunu ancak İhsan Sait gibi bir adam yaratmış olabilir” diyor. Dili ve dine yönelik çoğumuzun bilmediği göndermeleriyle birlikte roman oldukça karışık ve zor bir yapıya sahip, ancak bu yapıyı biraz da olsun çözmeye başlayınca romandan keyif almaya başlıyorsunuz ve sıradan bir romanla karşı karşıya olmadığınızı hissediyorsunuz.
Baba, Oğul, Hayalet üçlemesinde hem İhsan Sait’in üzerinden insanlığın hallerini ve zaaflarını izleyip, hem de Osmanlı’nın son döneminden Cumhuriyet’e geçişte batılılık ve Türkçülük gibi kavramların nasıl gelişip Türkleri ele geçirdiğini izliyoruz. Üstelik romanın aralarına serpiştirilmiş bölümlerle daha da ileri bir noktaya ulaşıp dünyanın yaratılışı ve insanın varolması üzerine de kafa yormak mecburiyetinde kalıyoruz. Bu nedenden kitabın tam olarak anlaşılmasının, en azından benim gibi edebiyat eğitimi almamış bir okur tarafından tam olarak yapılamayacağını düşünüyorum, öyle ki bence bu kitabın da kutsal kitaplar gibi mealinin yazılması, iyice incelenmesi lazım. Yine de bu karmaşık yapı gözünüzü korkutmasın, çünkü İhsan Oktay Anar, o nefis diline hiç olmadığı kadar yoğun bir mizah ve siyasi eleştiri de katıp bizi aslında tanıdık olduğumuz ama çok yüzeysel olarak bildiğimiz insanları tanımaya zorluyor.
Bence kitabın en kuvvetli noktası ise varoluşu ve insanı sorguladığı yerler. İhsan Oktay Anar’ın bize sunduğu derviş “kamil insan” ve amaçsız “sıradan insan” karşılaştırmasını ise, “Yedinci Gün”ü bir romanın ötesinde bir felsefe kitabı yapıyor. Belki “Yedinci Gün” okuyanları bir “Puslu Kıtalar Atlası” kadar kendine aşık etmeyebilir, ama okumanın üzerinden biraz zaman geçince bu kitabın İhsan Oktay’ın en derin kitaplarından biri olduğunu kabul etmemek elde değil.
 

No comments:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails