Monday, October 26, 2009

Okuduğum Kitaplar Listesi- Güncelleme/ The Books I've Read List- Update

 Eylül:

September

Lanetliler- Joyce Carol Oates: Bu kitaptaki bazı hikayeleri çok beğendim, özellikle de bir kadını nasıl gereceğini çok iyi bildiğini söyleyebilirim. 

Haunted, Tales of the Grotesque- Joyce Carol Oates: I loved some of her stories a lot, she definitely knows what stresses a woman.

Mansfield Park-Jane Austen: I :heart: Austen 
 
Jacob's Room (Jacob'ın odası)- Virginia Woolf: Genelde iyi bir Woolf okuyucusuyumdur, ama doğruyu söylemek gerekirse, bu kitabı takip bile edemedim. Kitap ne hakkındaydı ki?

Jacob's Room-Virginia Woolf: I am usually a good Woolf reader, but to tell you the truth, I can't follow this book, what was it about again?

Ekim:

October

Çöl Çiçeği- Waris Dirie: Tamam, kitabın yazım tarzı biraz klişe ve acemiceydi, ama Dirie'nin hayatı çok etkileyici bir hayat. Özellikle Slovenya'da aynı odada kaldığım insanın her gece yatmadan önce ona kadın sünnetinin en iğrenç detaylarını okumama bayıldığını söyleyebilirim:)
Desert Flower- Waris Dirie: Ok, this book is a bit cheesy in style, but her life is very impressive. Especially my roommate in Slovenia enjoyed it a lot, as I read her all the grossy details of female circumstition, in bed before sleeping every night:)

Anayurt Oteli- Yusuf Atılgan: Bu kitabı uzun süredir okumak istiyordum, sonunda okudum.

Anayurt Oteli- Yusuf Atılgan: It was on my to-read list for a long time, so... finally!

Elveda Günsarı- Cengiz Aytmatov: Bazı yerleri okuması zordu, ama kendine özgü ve güçlü bir kalemi vardı Aytmatov'un.
Elveda Günsarı (So long, Gunsary)- Cengiz Aytmatov: A bit hard to read, but I appreciate his style.

ŞU ANA KADAR OKUNAN KİTAP SAYISI: 25



BOOKS READ SO FAR: 25

Saturday, October 17, 2009

ankara ankara güzel ankara seni görmek ister her bahtı kara

Yarın ankara'ya gidiyorum, çok istediğimden değil, aslında şu anda yapmayı en az istediğim şeylerden biri bu, çünkü korkunç bir gribin etkisi altındayım ve okul için yapmam gereken binlerce işim var.

I'm leaving for Ankara tomorrow, not that I want to, in fact that's one of the last things I want to do, since I also have a terrible flu and tons of work to do for the uni.-

Bu arada, dünyanın en gerizekalı yaratığı olan köpeğim dün akşam ısırıldı. Babam onu gezdirirken elli kere söylediğim halde hiçbir zaman tasmasını takmıyor ve köpüşüm kendi kendine dolaşırken, evin altındaki pastanede oturup çayını içiyor. Dün akşam da bizim köpüş ısırılıyor, sonra hiçbir şey olmamış gibi geliyor eve gidiyor, ve gıkını bile çıkartmıyor. Uzun uzun tüylere sahip bir bünye olduğundan ne ısırık ne kan dışarıdan belli olmuyor. Neyse ki sabah fark etmişler ısırıkları da veterinere götürmüşler. Isırıklar bayağı kötü, özellikle de boynundaki... Mumya gibi oldu oğluşum bandajlar içinde, antibiyotikler yüzünden baygın yatıyor:(


My stupid stupid puppy got bitten by a big dog last night:( My father never took the leach when they wander around and he just sit in a cafe drinking tea, while my stupid stupid puppy go around and come back. I always say him not to, but he does it anyway. But last night, apparently he got bitten and the weird thing is he acted so normal that no one noticed it until the morning (I wasn't around, if I was, I would see it in a minute:P). The bites are bad, especially in his neck, but since he has long hair, the scars are not visible. He is all in bandages now, weak with antibiotics and painkillers:(((((

Tuesday, October 13, 2009

St. Stephen's Cathedral










Viyana Fotoğrafları/ Vienna photos


Sanat ve Doğa Müzesi yakınlarındaki parktaki heykel

Statue at the park near Art and Nature Museum



Burggarten'de Mozart heykeli

Statue of Mozart at the Burggarten



Viyana sokakları...

Vienna streets...

Belvedere, Vienna











Belvedere Castle&Garden, Vienna

Bratislava



Bratislava bayağı büyük bir hayalkırıklığı oldu, ülkeyi hiç sevmedim, insanlarını sevmedim, yemeklerini sevmedim... Ama, bir günlüğüne Viyana'ya kaçtık, işte orası hayal gibiydi. Koşar adımlarla bir sürü müthiş bina gördük ve tonlarca fotoğraf çektik. Bu yazıları sadece sanatsal fotoğraflarla sınırlı tutacağım, birbirinden acayip Viyana maceralarımızı okumak izleyeni buraya yönlendiriyorum. İşte Bratislava'dan beğendiğim tek fotoğraf.

At the end, Bratislava was a big disappointment, I didn't like the country, the people, anything... But we escaped to Vienna for a day where I saw a lot of breath-taking architecture and also took some nice photos. I will keep this post artistic-only, so here is the whole story (livejournal ) Here is the only photo I liked from Bratislava.

Monday, October 12, 2009

Yeni Header, Yeni Ad/ New Header&New Name

Çok çabuk sıkılan bir bünyeye sahip olduğumdan, (ve ilk izlediğimde işte hayatımın lafı dediğim o laf şimdi aklıma geldiğinden), blogumun adını değiştiriyorum: The Daughter of God and Alexandre Dumas. Filmdeki (week-end, Godard) asıl laf Tanrının ve alexandre Dumas'nın oğluydu ve İsa için kullanılıyordu.

Well, I get bored very easily and I just remember my favorite film quote, so here is the new header and the new name of my blog: The Daughter of God and Alexandre Dumas. The original quote was of course the son of God and Alexandre Dumas and is used for Christ, in Godard's Week-end. (Watch it if you didn't already!).

Bu haftanın header'ı da moda fotoğrafçısı Horst'ın Mainbocher Corset isimli fotoğrafı. Yeni adı ve header'ı seversiniz umarım.

The header of the week comes from the fashion photographer Horst, titled Mainbocher Corset. Hope you'll like the new name&header.

Cheers.

Monday, October 5, 2009

Biz dedik dinlemediler....


Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammarberg, hükümetin Romanlara yönelik ayrımcı düzenlemeleri kaldırmasını istedi.
Hammarberg, haziran sonunda Türkiye'ye yaptığı ziyaret çerçevesinde hazırladığı "Azınlıkların İnsan Hakları" raporunda, Romanlara yönelik hak ihlallerine geniş yer verdi. Bu bağlamda, Sulukule başta olmak üzere Türkiye'nin farklı yerlerinde sürdürülen "kentsel dönüşüm" projelerinin Roman kültürüne getirdiği yıkımın durdurulmasını istedi.

Yasalarda ayrımcılık

"Tabiiyetsiz veya yabancı devlet tabaası olan çingenelerin ve Türk kültürüne bağlı olmıyan yabancı göçebelerin sınır dışı edilmelerine İçişleri Bakanlığı salahiyetlidir" diyen 5683 sayılı yasa ayrımcılığa bir örnek.
Polisin Disiplinine, Merasim ve Topluluklardaki Rolüne ve Polis Karakolları Teşkilatı ile Vazifelerine Dair Talimatname'nin 134. maddesinde "esaslı bir meleği olmayan çingeneler" tanımı duruyor.

Kentsel dönüşüm

Roman hakları üzerine çalışan örgütler 2005'te çıkarılan yasanın ardından yürütülen "kentsel dönüşüm" çalışmalarının tüm Türkiye'de başlıca Roman yerleşimlerinin dağıtılması ve ortadan kaldırılmasına yol açtığını söylüyor.
Hammarberg, özellikle Ağustos ve Temmuz 2006'da Küçükbakkalköy ve Kağıthane'de gerçekleştirilen habersiz yıkımların endişe verici olduğunu söyledi. Sulukule'de gerçekleşen yıkımları hatırlatan Hammarberg, Roman ailelerin evsiz bırakıldığını vurguladı.
Bu tür zorla evinden etme uygulamalarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin insanlık onurunu koruyan 3. maddesi ve aile yaşamını koruyan 8. maddesine aykırı olduğuna dair ciddi şüphesi bulunduğunu belirten Hammarberg, yaptığı ziyarette Sulukule'nin "harabe" halinde olduğunu gördüğünü vurguladı.
Fatih Belediyesi ve Roman topluluğu temsilcileriyle görüşen Hammarberg, yerinden edilen Romanların çoğunun zararının tazmin edilmediğini vurguladı ve yaşananların Roman çocuklar üzerindeki olumsuz etkisinden endişe duyduğunu ekledi.

Saturday, October 3, 2009

Yeni/New Header

Her hafta yeni bir header koyacağım dediğimin de, iki haftadır hiç böyle bir aktivitede bulunmadığımın da farkındayım (belki de 3 hafta, bilemedim şimdi). Ama bu kaotik ve acı dolu bir 2 (3) haftaydı benim için. Yeni header (bunun da türkçesini bilmiyorum) Dorothea Lange'in "At the Cotton Wagon, Migrant Agricultural Worker"ı (Eloy, Arizona, 1940). Her ne kadar zaman zaman etik değerlerinin eksikliğinden şikayet etsem de (bkz: The real migrant mother ), yine de fotoğraflarına bayılamdan edemiyorum. İşte hakkında birkaç bilgi:

I know I promise to put a new header every week and it's been two weeks already (or three? I dunno) full of chaos and heart-ache and frustration. The new header is Dorothea Lange's "At the Cotton Wagon, Migrant Agricultural Worker" (Eloy, Arizona, 1940). I may disagree with her ethics from time to time (e.g. my thoughs on the migrant mother ), I still cannot help to admire her work. Here is a little bit about her:

Dorothea Lange (26 Mayıs 1895- 11 Ekim 1965) Amerikalı belgesel fotoğrafçısı ve foto-gazetecisi, en çok Büyük Depresyon yıllarında Farm Security Administration (FSA) için çektiği fotoğraflarla bilinir. Lange'in fotoğraflaro Büyük Depresyonun trajik sonuçlarını insanlaştırmış ve sosyal belgesel fotoğrafçılığının doğmasında büyük etki sağlamıştır.

Dorothea Lange (May 26, 1895 – October 11, 1965) was an influential American documentary photographer and photojournalist, best known for her Depression-era work for the Farm Security Administration (FSA). Lange's photographs humanized the tragic consequences of the Great Depression and profoundly influenced the development of documentary photography.

Kaynak/Source: wikipedia

Film yapımcılığıyla ilgili bir workshop için bir haftalığına Bratislava'ya gidiyorum, bir hafta sonra görüşürüz... 

I'm off to Bratislava for a week to a workshop about film production (yay!), so see you in a week (hopefully with a new writing on the Maysles Brothers;))

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails