Tuesday, January 18, 2011

Jungle's Favorite King/ Ormanın En Sevilen Aslanı

The Lion King' was my favorite animation growing up, especially its musics. I listened to it so much that I still remember the lyrics. Oh 'Hakuna Matata'.... This sunday, I took the lion of my house Leo on my lap and watched it again.

Çocukluğumda en sevdiğim çizgi filmdi 'Aslan Kral', hele müziklerini o kadar çok dinlemişimdir ki hala aklımdalar. Hele 'Hakuna Matata'... Pazar günü, bizim evin aslanı Leo'yu da kucağıma alıp yeniden izlediğim çocukluk aşkımı.

I saw that I still have the same feelings about it. It was the times when animations were drawn by hand, which I always prefer to today's computer-based animations. The colors, African musics and story of the film is the kind to impress both the children and the grown-ups.

Ve hala aynı hislere sahip olduğumu gördüm. Bir kere çizgi filmin elle yapıldığı bir çağın filmi, ve bence her zaman son model animasyonlardan daha değerli. Filmin renkleri, Afrika temalı müzikleri ve hikayesi, çocuk büyük herkesi etkileyecek türden.


The main morale of the story is reaching one's true potential and keeping peace with the past. But the thing that make me think the most in the film is the utopic government of the jungle; yes, it's a monarchy, but it's a system in which the most wise-one is ruling with fairly and in which, everyone even the smallest bugs are cared for. If you pay attention to King Mufasa's speeches, you can clearly see the pacifistic political messages in them.

Hikayenin ana mesajı, malum, içindeki potansiyeli ortaya çıkarmak ve geçmişle barışmak. Ama filmin beni en çok düşündüren tarafı, ormanın ütopik yönetim şekli; tamam belki bir monarşi, ama en bilgenin başta olduğu, adilce yönetilen ve en küçük böceğine kadar her türe eşit önem verilen bir yönetim şekli. Kral Mufasa'nın konuşmalarına dikkat ederseniz, içindeki siyasi mesajı bulabilirsiniz.

  
Mufasa's speech that impressed me the most was about carnivorism.When Simba asked him "But we eat antelopes, don't we?" Mufasa replies: "Yes, but when we die, we became grass, then the antelopes eat us, that's the circle of life". You can say to me "How can you find so much political stuff in a children animation film?", but if you pay attention, you can see the film's rich subtext.

Mufasa'nın beni en etkileyen konuşması da, çok tartışılan et yeme konusuyla ilgiliydi. Mufasa Simba'nın "Ama biz antilopları yemiyor muyuz?" sorusunu şöyle yanıtlar; "Evet, ama biz öldüğümüzde toprağa karışıp ot oluyoruz, bu sefer onlar bizi yiyor, yaşam döngüsü işte böyle bir şey". Şimdi diyeceksiniz ki, çocuk filminden bu kadar siyasi anlam nasıl çıkarıyorsun, belki bu sefer izlediğimde önem verdiğim noktalar bunlar oldu, ama yine de bunlar benim çıkarsamalarım değil, filmde mevcut olan alt metinler.


The film's other subtext is 'karma' or 'the circle of life'. Overall, 'The Lion King' is looking to the world with a different point-of-view than our modern times and a film that every child should watch at least once. And it doesn't hurt to see it as a grown-up to remind yourself that another world is possible...

Filmin başka bir alt metni de 'karma-yaşam döngüsü' olgusu. Yaşama ve dünyaya modern dünyadan çok daha farklı bakan bir çizgi film 'Aslan Kral' ve kesinlikle her çocuğun izlemesi gereken bir film. Büyükler de arada başka bir dünyanın mümkün olduğunu hatırlamak için izlerlerse yararlarına olur diye düşünüyorum...

Let's remind ourselves the musics:
 
Müzikleri hatırlamak isteyenlere:










Görseller/Visuals taken from starpulse.com

Monday, January 17, 2011

68th Golden Globe Winners

Bir Golden Globe töreni daha geçti. Bakalım bu yıl ödülü kimler eve götürdü...

Another Golden Globe Award Ceremony has come and go. Let's see who are the winners...


Best Motion Picture-Drama/ En İyi Drama Filmi
The Social Network

Best Performance by an Actress in a Motion Picture-Drama/ En İyi Kadın Oyuncu- Drama Filmi
Nathalie Portman- The Black Swan

Best Performance by an Actor in a Motion Picture-Drama/ En İyi Erkek Oyuncu-Drama Filmi
Colin Firth- The King's Speech


Best Motion Picture- Comedy or Musical/ En İyi Komedi ya da Müzikal Film
The Kids Are Allright

Best Performance by an Actress in a Motion Picture-Comedy or Musical/ En İyi Kadın Oyuncu- Komedi ya da Müzikal Filmi
Annette Bening-The Kids are Allright


Best Performance by an Actor in a Motion Picture-Comedy or Musical/ En İyi Erkek Oyuncu-Komedi ya da Müzikal Filmi
Paul Giamatti- Barney's Vision


Best Performance by an Actress in a Supporting Role in a Motion Picture/ En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu- Film
Melissa Leo- The Fighter


Best Performance by an Actor in a Supporting Role in a Motion Picture/ En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu- Film
Christian Bale-The Fighter


Best Animated Feature Film /En İyi Animasyon Uzun Metraj Film
Toy Story 3


Best Foreign Language Film / En İyi Yabancı Film
In a Better World


Best Director-Motion Picture/ En İyi Yönetmen- Uzun Metraj Film
David Fincher-The Social Network

Best Screenplay- Motion Picture/ En İyi Senaryo- Uzun Metraj Film
Aaron Sorkin- The Social Network


Best Television Series-Drama/ En İyi TV Dizisi- Drama
Boardwalk Empire


Best Performance by an Actress in a Television Series-Drama/ En İyi Kadın Oyuncu-Televizyon Dizisi Drama
Katey Sagal- Sons of Anarchy


Best Performance by an Actor in a Television Series-Drama/ En İyi Erkek Oyuncu-Televizyon Dizisi Drama
Steve Buscemi- Boardwalk Empire


Best Television Series- Comedy or Musical/ En İyi TV Dizisi- Komedi ya da Müzikal
Glee


Best Performance by an Actress in a Television Series-Comedy or Musical/ En İyi Kadın Oyuncu-Televizyon Dizisi Komedi ya da Müzikal
Laura Linney- The Big C


Best Performance by an Actor in a Television Series-Comedy or Musical/ En İyi Erkek Oyuncu-Televizyon Dizisi Komedi ya da Müzikal
Jim Parsons- The Big Bang Theory


Best Performance by an Actress in a Supporting Role in a Series- Miniseries or Motion Picture made for Television- En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu- Dizi, Mini Dizi ya da Televizyon Filmi
Jane Lynch- Glee


Best Performance by an Actor in a Supporting Role in a Series- Miniseries or Motion Picture made for Television- En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu- Dizi, Mini Dizi ya da Televizyon Filmi
Chris Colfer- Glee

Göründüğü gibi bu yıl ki Golden Globe'un parlayan yıldızı Glee!

As we can all clearly see, this year's shining star is Glee!

Görseller/ Visuals: imdb, Golden Globe official website

I ♥ it Sundays

1. I ♥ The Lion King

This morning I woke up with 'The Lion King's song in my head, I couldn't resist it, so we watched it with Leo. I was in love with it when I was a child, and it was for a reason! There is a lot of Walt Disney movies out there, but for me, 'The Lion King' is the one!

Bu sabah kalktığımda şarkısı aklımdaydı, dayanamadım Leo'yla oturduk izledik. Çocukken sevdiğim kadar varmış gerçekten, çok Walt Disney filmi yapıldı ama Aslan Kral'ı tek geçerim. Bu arada maymunun çizdiği Simba'dan ne güzel dövme olur diyordum, hakikaten olurmuş, yaptırsam mı? Hakuna Matata....



2. I ♥ Coral

I was addicted to pomegranate blossom last year and this year's color will be coral for me...

Geçen sene nar çiçeği rengine takmıştım, bu senenin rengi de mercan olacak belli oldu...


3. I ♥ Harem

With a TV series, the Ottoman Harem is the hot topic on every medium in Turkey for the last two weeks.

Muhteşem Yüzyıl sağolsun her yerde harem-Hürrem tartışması var, gece üçten önce uyuyamayan ben hepsini dinliyorum tabii. Bir yan bilgi vermek gerekirse, geçen gün Necdet Sakaoğlu'nun konuk olduğu programda öğrendiğime göre, Osmanlı Dönemi'nde çizilen hemen hemen tüm resimler, ressamlar İstanbul'a bile gelmeden çizilmiş. Yani hepsi hayal ürünü, olsun seviyorum ben oryantalizmi.


Üstten ikinci resim /Second painting at the top :
             Le Harem, a painting by Fernand-Anne Piestre Cormon
                Orta sıra sol/ Middle line left:
Oliver Dennett Grover
Harem Girl (The Finishing Touch or Harem Scene)
1899
Oil on canvas
Swope Art Museum Collection, 1974.49
Orta sıra sağ/ Middle line right:
The Queen of Harem, Bredt, Ferdinand Max


4. I Anna Karenina

I'm reading Anna Karenina and loving it!

Bu sıralar, sanırım uzun bir süre, Anna Karenina'yı okuyorum ve bayılıyorum! 

Wednesday, January 12, 2011

2011 Türkiyesi- Yasak, Sansür, Ayıp

Evet 2011 yılı AKP Türkiyesi budur; ayıptır, yasak, sansür. İşte okulumun sansürü, ayıbı, neredeyse içki içmeyin dedirtecek yeni uygulamalar, ve bir dizide bile gerçekleri görme tahammülsüzlüğü.

Okul hakkında çok yazdım malum, ona girmiyorum, buyrun buradan okuyun.

İçkinin konser, galeri vs.'de bile sunulamaması, kır düğünlerinde içilememesi üzerine bence hepimiz evde içki yapmayı öğrenelim, zira yakında hiçbir yerde bulamayacağız. 70 milyon benim vatandaşım, hepsini ayrı ayrı seviyorum, toleranstır, yok her söz yüreğimi yakıyor zırvalamalarının gerçek yüzü bu işte, içme kardeşim, üzüm suyu iç, hem dinimizce yasak, allah esirgeye, tövbe, tövbe... Beğenmedin mi? Çek git kardeşim, ülke bizim! Pek yakında Topkapı Sarayı'ndan canlı yayında halka tahtında seslenecek Başbakanımızı çok mu destekledin "yetmez ama evet entelleri", buyur buradan yak şimdi...





Gelelim Muhteşem Sülüman'a, ya kardeşim, hala padişahların çok eşli olduğu, sekse düşkün olduğu gerçeğiyle nasıl yüzleşemiyorsun, haremler ne işe yarıyordu sanıyorsun, o haremde oğlanlar ne arıyordu, bir dizide görünce niye böyle kendinden geçiyorsun, niye bunu hakaret olarak algılıyorsun? Evet, Muhteşem Yüzyıl'da ufak tefek yanlışlar var, ki Meral Okay onları düzeltir zannediyorum, ama kostüm, mekan, o kadar oyuncu, uğraşılmış işte, otur izle. Ya da izleme, ama sen sevmedin diye hangi hakla uyarı cezası veriyorsun, hangi kurala kanuna karşı çıkmış dizi, üstelik dizide ne oğlan var, ne seks, nedir bu ahlakçılık? Seksi bu kadar yok saymak? Seni leylekler mi getirdi e be adam, seks var, doğal bir şey, alış artık!

Monday, January 10, 2011

I ♥ it Sundays

1. I Sex and the City

Yes, years have gone, it's been watched a hundred times, but I still love it to death! As seen from the photos, I could also say I ♥ Carrie..... 

Evet, yıllar geçti, defalarca izlendi, hala bıkmadım, hala seviyorum... Fotoğraflardan anlaşılacağı gibi başlığa Sex and the City yerine Carrie de desem olurmuş...



2. I Blondes

And of course my favorite blondes; Deneuve, Bardot and Monroe.

Ve tabii ki en sevdiğim sarışınlar; Deneuve, Bardot ve Monroe.

 
3. I Paris


4. I Coco Chanel

Because she designed the modern women's siluette and because in almost every photo she smokes...

Hem modern kadın siluetini oluşturduğu, hem de hemen hemen her fotoğrafında sigara içtiği için...

  
5. I Grease

 

Friday, January 7, 2011

Photography Fridays/Fotoğraflı Cumalar- National Geographic Winners

 2010 National Geographic Photography Contest winners are announced. Here are the winners of the three categories, "Nature", "People, "Places":

2010 National Geographic Fotoğraf Yarışması sonuçlandı. İşte "Doğa", "İnsanlar" ve "Mekanlar" adlı üç kategoride düzenlenen yarışmanın kazananları:

NATURE/ DOĞA



Grand Prize Winner and Nature Winner/ Büyük Ödül ve Doğa Kategorisi Kazananı

'Eroption of Gunung Rinjani', Indonesia/ 'Gunung Rinjani Patlaması', Endonezya 

Lim Boon Teck


Honorable Mention/ Mansiyon

'Supercell Thunderstorm', Montana/ 'Süper Hücre Fırtınası', Montana

Sean Heavey


Honorable Mention/ Mansiyon

'Lion in the Shadows'/ 'Gölgelerin içindeki Aslan'

Stephanie Swarzt


Honorable Mention/ Mansiyon

'Twilight Clouds'/ 'Alacakaranlık Bulutları'

Nenad Saljic



Viewers Choice Nature Winner/ Halkın Seçimi Doğa Kategorisi Kazananı
 
'Smile Please'/ 'Gülümse Lütfen'
 
Sanjeev Bhor
 

PEOPLE/ İNSANLAR


People Winner/ İnsanlar Kategorisi Kazananı

 'Buffalo Race',  Hong Kong/ 'Buffalo Yarışı', Hong Kong

Chan Kwok Hung



Honorable Mention/ Mansiyon

'Xhosa Boy' , South Africa/ 'Xhosalı Oğlan', Güney Afrika

Robin Utrecht



Honorable Mention/ Mansiyon

'Crazy Train'/ 'Çılgın Tren'

Brian Bielmann


Honorable Mention/ Mansiyon

'Piety', Yunnan, China/ 'Sofuluk', Yunnan, Çin

Li Fan



Viewers Choice People Winner/ Halkın Seçimi İnsanlar Kategorisi Kazananı

'Manog Giri', India/ 'Manog Giri', Hindistan

Bill Watson


PLACES/ MEKANLAR



Places Winner/ Mekanlar Kategorisi Kazananı

'Ship Breakers of Chittagong', Bangladesh/ 'Chittagong'un Gemi Yıkıcıları', Bangladeş

Jana Asenbrennerova



Honorable Mention/ Mansiyon

'Man and Bird', Australia/ 'Adam ve Kuş', Avusturalya

Katrin Koenning



Honorable Mention/ Mansiyon
'Go Hermit', Mongolia, China/ 'İnziva', Mongolya, Çin

Zhang Yizhong



Viewer's Choice Places Winner/ Halkın Seçimi Yerler Kategorisi Kazananı
'Ki Gompa', Himalayas/ 'Ki Gompa', Himalayalar
Natalia Luzuriaga
 
 

All the photography taken from National Geographic Website

Thursday, January 6, 2011

Bilgi Üniversitesi Rektörlük Duyurusu

Bilgi Üniversitesi Rektörlük 6 Ocak tarihli duyuru (bkz. bir üniversite argümanı nasıl olmamalıdır):

Değerli İstanbul Bilgi Üniversitesi Mensupları,

Üç öğretim elemanının Üniversitemizle ilişiğinin kesilmesi ile sonuçlanan süreci başlatan olaydan Üniversite Mütevelli Heyeti’nin, Rektörlüğün, Genel Sekreterliğin ve ilgili Fakülte yönetiminin haberdar olması, konunun basına yansıması sonrasında gerçekleşmiştir.

1 Ocak 2011 Cumartesi günü Rektörlük tarafından başlatılan ön soruşturma sırasında, söz konusu projenin “ne bilimsel, ne sanatsal, akademik hiçbir vasfının bulunmadığı, bu nedenle bir eğitim kurumunda yapılmasının, hatta akademik değerlendirmeye tabi tutulmasının hem etik, hem de profesyonel ölçüler bakımından doğru olmadığı” değerlendirilmiş ve “pornografik özellikler taşıyan” bir film olduğu tespit edilmiştir. Bu tespit sonucunda olayın hukuki boyutu dikkate alınarak, olası suç delillerini muhafaza etme gerekliliğinden dolayı, E1 Binasında bazı önlemlerin alınmıştır. Ancak, 3 Ocak 2011 Pazartesi günü sabah 8’den itibaren bina açılmış ve binadaki salonlarda sınavlar aksama olmaksızın gerçekleştirilmiştir. Alınan hukuki mütalaa sonucunda, yasal zorunluluk gereği, olası suç konusunda Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulunulmuştur. 3 Ocak 2011 Pazartesi sabahı yapılan Mütevelli Heyeti toplantısında alınan karar uyarınca, olayda sorumluluğu tespit edilen üç öğretim elemanının Üniversitemiz ile ilişikleri kesilmiştir. Görsel İletişim Tasarımı Bölümü’nün kapatılmış olduğu ya da öğretim elemanlarına konuya dair konuşma yasağı konulduğu iddiaları ise elbette ki doğru değildir.

Sürece dair bilgi paylaşımında birinci önceliği öğrencilerimizin saygınlığının korunmasına veren Rektörlüğümüz, bu konuya dair Üniversitemiz mensuplarından gelen tepkileri saygıyla karşılamaktadır. Kurumumuz içerisinde yapılan tartışmaların “akademik özgürlükler ve sınırları” bakımından, yalnızca Üniversitemize değil tüm ülkemizin entelektüel düşünce dünyasına katkıda bulunmasını ummaktayız.

Bilgilerinize saygılarımızla sunarız.

Rektörlük

Wednesday, January 5, 2011

Musical Wednesdays/ Müzikli Çarşambalar- Jane Birkin&Serge Gainsbourgh

This week, we are doing oldies again and yes it's French!

Bu haftanın şarkısı yine eskilerden ve tabii ki Fransızca!

 

Monday, January 3, 2011

Üniversitede Porno Skandalı (mı)

Konu internette allanıp pullanıyor, ben de biraz eğlenerek izliyorum ne oluyor ne bitiyor diye. Bilmeyenler varsa Bilgi Üniversitesi, Sinema Televizyon benim eski okulum...

Olay şu, geçen sene okulda bitirme projesi olarak bir porno film çekiliyor (ki ben Deniz'in projeyi açıkladığı ilk toplantıyı hatırlıyorum), Deniz projeyi üniversitedeki düşünce özgürlüğünü sınamak için yaptığını söylüyor. Bu nokta biraz karışık işte, ben de ilk duyduğumda çekincelere sahiptim, keza hocalar da öyleydi, çünkü proje bir porno olacaksa eğer, porno endüstrisini ya da porno filmin sömürüsünü de irdeleyen bir yanı bulunmalı demiştik... Neyse, sonunda Deniz "snuff video" yani amatör çekim kurgusunu işleyip kendine bir temel oluşturdu, bir arkadaşını da ikna etti ve okulun stüdyosunda, yani üniversite sınırları içerisinde, okulun ekipmanıyla filmi çekti. Jüride de film izlendi ve bir pornoyla mezun oldu.

Ee, ne olmuş yani? Ben böyle düşünüyorum, sonuçta porno film çekmek değil, satmak suçsa, e Deniz de filmi satmıyorsa, neden üniversite ya da öğrenci bu konuda suçlansın? Ama güzel ülkem böyle değil tabii, tutmuş 1 sene önce olmuş olayı tartışıyor. Bazıları biraz esprili yaklaşıyor olaya, Vakit, Zaman gibi örümcek kafalı gazeteler olayı skandala çeviriyor, ki onların tepkisi zaten beklendik bir şey.

Önemli olan düşünce özgürlüğünü savunan, marjinal olduğunu savunanların neler yaptığı... Liberallikten hızla kendini beğenmişlik ve muhafazakarlığa kaçan Cüneyt Özdemir mesela, etliye sütlüye dokunmayan saçma bir yazı yazmış, kelimelerin arkasında ise muhafazakarlara göz kırpmış gibi geliyor bana. Ayrıca Özdemir'ciğim D'yle sınıfta kalınmıyor, yani Deniz notu D de olsa paşalar gibi porno çekip geçmiş.

Okul ne yapmış peki? İşte orası pek bir garip. Çekilen filmlerde cinselliğe hiçbir zaman karışmayan, hatta destekleyen okul hocaları ve yönetimi bizim bölümün binası E-1'in kapı kilitlerini değiştirmiş, stüdyoyu kilitletmiş ve dün yönetimden öğretim üyelerinin bugün okula gelmesine gerek olmadığı söylenmiş. Dipnot.tv'deki son dakika haberine göre ise rektörlük açıklama yapmış; olay bizden gizli gerçekleşti, soruşturma başlattık, sorumlu öğretim üyelerini okuldan atacağız diye.

Okulun tutumu hakikaten komik, olay bir öğrencinin gizlice stüdyoya girip porno çekmesi değil ki gizlice yapılmış olsun, hocaların onayı alınıp çekilmiş, o işle mezun olunmuş, hali hazırda okulun ödev server'ında bulunan bir film söz konusu olan, neyin gizlisi? Tabii ki, yeri geldiğinde Kürtçe ders veren, Ermeni konferansı yapan, ama en ufak tartışmada baş örtüye izin çıkaran ve açılışlarını Başbakan'ın yaptığı liberal üniversitem, ortada sorun yokken özgürlüklerin yanında, birileri laf ettiği an da karşısında olacaktır. Gerisini bekleyip göreceğiz.

Dipnot: Deniz'i kişisel olarak tanımam, ama filmi çektikten 1 yıl sonra gidip Tempo'ya röportaj vermesinin de, ünlenmekten başka bir amaçla yapılmadığını düşünüyorum.

Son dakika haberi dipnot: Üniversitenin yaptığı soruşturma görünen o ki ışık hızıyla sona ermiş, VCD bölüm başkanı İhsan Derman, Ahmet Atıf Akın ve Ali Pekşen okuldan atılmıştır. Üzüldüm mü, ne münasebet göbek atıyorum, fakat bu göbek atmamın nedenini ancak Bilgi Sinema-Televizyon'da okuyup güzelim bölümün bu üçlü tarafından nasıl mahvedildiğini bilenler anlar. Bilmeyenler için, bir bitirme jürisinde bu güzel üçlüden birinin "Film çekmekte ne var canım, record'a basıyorsun çekiyor" dediğini söylemekle yetiniyorum.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails