Monday, February 11, 2013

Cinema Mondays/Sinemalı Pazartesiler: Insidious

Insidious, a.k.a. the movie that scared the crap out of me. Normally, I don't get scared of horror movies, at best I got a bit tense, but this movie really knocked me out. I don't know if it's from the fact that I watched it alone at night or what. But the main deal for me was that the story was quite convincing (if you consider astral projection convincing, I do!). As I believe in astral projection, the movie made me say "why not", then the story deals with sleep and what you do after watching a movie at night, sleep! See what I mean?

Insidious, a.k.a hayatta en tırstığım film. Ben ki normalde korku filmlerinden korkmam, en çok kısa süreliğine biraz gerilirim, bu film beni mahvetti. Bunda gece tek başıma izlememin etkisi de var tabii. Ama asıl olay bence hikayenin mantıklı olması (yani bence mantıklı canım). Astral seyahate inanan biri olarak, film size "neden olmasın ki?" dedirtiyor, bir de olay uykuda geçince, uyu bakalım artık uyuyabiliyorsan....


I spent the whole night with insidious entities coming and going, all the dreams passed while I'm in bed and they were so realistic with my actual clothes, actual bedding etc. I can easily say that I spent the worst night ever! But now that I know the second movie is in order, will I go? Oh yes, absolutely! In fact, every horror enthusiast have a masochistic part inside, we love to get afraid, get tense, get creeped out. And I am no exception.

Bütün gece ruhlar geldi, bir de hepsi ben yatakta yatarken gerçekleşiyor rüyaların, üstüme giydiğim şeyler, yorgan morgan hepsi aynı, öyle sahici ki. Hayatımın en berbat gecesini geçirtti film bana. Ha, ama ikincisi çekiliyor, gidecek miyim? Of cors beybi, hayatta kaçırmam. Zaten korku filmi izleyicisinin mazoşist bir yanı var kesinlikle, korkmayı, ürkmeyi, gerilmeyi seviyor. Ben de bir istisna değilim bu konuda.


I screamed in this scene, and oh how aloud did I scream!
Bu sahnede bildiğiniz böğür böğür çığlık attım ya!

Why you may say, maybe it's to come out of my daily life, maybe to add a few adrenalin-filled hours to my life, I don't know really but I do like horror films more than I need to. In fact, the movie is a modern haunting/demon possession story, and has a bit of Exorcist and a bit of Poltergeist in it. It's well-paced, cleverly built and just beautiful to watch alongside being scary. I think this-one really shines among the not-so-bright horror films that imitates one another. Insidious is from the creators of Saw and Paranormal Activity which are both good franchises. I especially love the Paranormal Activity series, although the last one was a bit disappointing. It did a job many tried to imitate and has a very intriguing story alongside the creeping/scaring effects and stuff.

Neden derseniz, belki gündelik hayattan çıkıp kendini tamamen bir filme kaptırma, belki hayatına heyecan dozu yüksek saatler katmadır, bilmiyorum ama korku filmlerine bayılırım. Aslında, film modern bir hayalet/şeytan çıkarma hikayesi. İçinde biraz Exorcist, biraz da Poltergeist var. Ama aynı zamanda ritmi sağlam kurulmuş ve güzel çekilmiş bir film, yani izlediğinizde sadece korkmuyorsunuz. Bence bu film birbirini taklit eden vasat korku filmlerinin arasında ciddi olarak parlıyor. Insidious zaten Saw ve Paranormal Activity'nin yaratıcılarından çıkma, ki her ne kadar 4. filmi hayal kırıklığı yaşatsa da, Paranormal Activity, bir sürü filmde taklit edilmeye çalışılan çok başarılı bir iş yapıyor. Korkutmanın, germenin dışında arka hikayesi de çok ilginç ki, her filmde biraz biraz öğreniyoruz.



Insidious has a similar effect. The story starts with a family whose little son got into a coma. They soon learn that the boy got stuck in an astral universe and there are entities who try to capture his body. The thrill heightens with the dad's decision to go after his son. And the actual success of the film comes from the astral universe it creates with entities (some harmless, some "Insidious"-ones), the lighting and music got you immediately in the mood to get scared.

Insidious da benzer bir etki yaratıyor. Hikaye, birden komaya giren oğullarının üzüntüsünü yaşayan bir ailenin, çocuklarının astral yolculuk sırasında astral evrende hapis kaldığını ve onun vücuduna girmeye çalışan başka varlıklar olduğunu öğrenmeleriyle hızlanıyor. Baba, oğlunu getirmek için astral evrene gidiyor, olaylar olaylar filan. Filmin asıl başarısı ise yarattığı astral evren. Buradaki varlıklar (bazıları zararsız, bazıları da "Insidious") çok zekice, etkileyici ve korkutucu.



In fact, the movie is a modern haunting/demon possession story, and has a bit of Exorcist and a bit of Poltergeist in it. It's well-paced, cleverly built and just beautiful to watch alongside being scary. I think this-one really shines among the not-so-bright horror films that imitates one another.

If you don't believe me see it for yourself!/ Eğer inanmıyorsanız kendiniz izleyip karar verin!



 
I barely shook the shock of the first movie, when I saw the photos of the sequel. Scenarist Leight Whannell posted it on twitter and it sure seems interesting, though we don't yet know the story. What we know is there will be more entities and that the film is shot in the haunted house that Spider Baby was shot. I guess we'll see a "Insidious 10" soon, but watch it while they are still good. Oh, and the movie will be released on 30th August.

Ben daha ilk filmin şokunu yeni atlatmışken, ikinci filmin ilk kareleri internete düştü. Senarist Leight Whannell'ın twitter'dan yayınladığı fotoğraflara göre, yine bilinmez varlıklarla ve Spider Baby'deki hayaletli evle karşı karşıdayız. Yayınlanan karelerde konu daha pek anlaşılmıyor, ama ilginç bir film daha bizi bekliyor kesin! (Bundan da herhalde 5-10 film çıkar, ama kabak tadı verene kadar izleriz n'apalım!).  Filmin ise 30 Ağustos'ta vizyona girmesi bekleniyor.



See the lady in the back?/ Arkadaki kadını görüyor musunuz?

Sunday, February 10, 2013

L'Ecume des Jours- Gondry's new film

Michel Gondry stole my heart with Eternal Sunshine of the Spotless Mind, deepened our love story with Science of Sleep, made me laugh my ass out with Be Kind, Rewind, but then he made an awful mistake with Green Hornet and our love was over. His new movie though, Mood Indigo (L'Ecume des Jours) seems to rekindle our strong feelings for each other (I know you love me too chouchou!)

Eternal Sunshine of the Spotless Mind'la kalbimi çalan, The Science of Sleep'le kendisine sevgimin kat be kat arttığı, Be Kind Rewind'la eğlendiğim, ama sonra n'olduysa Green Hornet'la dibe vuran Michel'ciğim Gondry'ciğim yeni filmiyle kendini toparlamış gibi gözüküyor.




The movie is an adaptation of Froth on the Daydream (L'Ecume des Jours in French) from my most beloved author Boris Vian and it stars the 2 best looking Frenchies on earth Audrey Tatou (Amélie <3) and Romain Duris (who played the boyfriend of Tatou in Russian Dolls -Les Poupées Russes). The trailer is beyond belief and I cannot wait to see the movie. It seems like we'll be seeing the stop-motion/digital effect world of magic that Gondry masterfully created in Eternal Sunshine and Science of Sleep!

Taptığım yazar Boris Vian'ın Günlerin Köpüğü kitabından çektiği filmde, Fransa'nın en güzel iki insanı olan Audrey Tatou (Amélie'den kalma aşkım) ve Romain Duris oynuyor. Fragman muhteşem, filmi görmek için sabırsızlanıyorum. Gondry'nin stop-motion ve dijital efektlerle Eternal Sunshine ve Science of Sleep'de yarattığı büyülü dünyayla yeniden karşılaşacağız gibi gözüküyor.


The film will be released in April 21 in Europe and in the U.S.A.
Filmin Amerika/Avrupa'da vizyon tarihi 21 Nisan, umarım bizde de uzamadan vizyona girer.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails