Monday, August 30, 2010

Sevgili Günlük/Dear Diary-30.08.2010

Eveeet, bugün ki sayıklamalarım aşağıdaki gibidir:

Yes, today's ramblings are as follows:

-Bugün Zafer Bayramı olması vesilesiyle sokaklar bomboştu, ha ben sokakları çok mu gördüm o ayrı konu, bütün gün ofisteydim zira. Hem hiç bir iş yoktu, hem de sekiz buçuğa kadar çıkamadım, anlamadım gitti...

-Today was a national holiday, so the streets were almost deserted. I didn't see the streets as I was sitting in the office all day, that was another deal. There wasn't many work to be done but I has to stay until 8.30, go figure....

-Üsküdar'da evet şapkası takan iki kadın vardı, bir adam yanlarına geldi "Aa, oluyor mu ama çıkarın o şapkaları" dedi, kadınlar utanarak çıkardılar. Yoksa herşey bu kadar kolay mı?

-Turkish politics....

-Dexter'ı biraz geriden izliyordum bugün sezon bitti, Dexter'ın yazarları ne kadar piç olduğunuzun farkında mısınız? Çok pisliksiniz ya ne istiyorsunuz Dexter'ımdan. Bu arada John Lithgow müthiş bir oyuncu, ama o yüzleşme sahnesindeki mimiklerle Michael C. Hall onu kat kat aşmış. Yazık Dexter'a ya:(((

-I'm watching Dexter from a little behind, I just finished the 4th season. The writers of Dexter, do you know how wicked and awful you are, don't you? What do you want from Dexter! By the way, though John Lithgow is a fantastic actor, in the face-off scene Michael C. Hall with his facial expressions is so much better than him. Poor Dexter:(((((((

-Bu aralarda işlerini kesinlikle yapmayan bazı insanlarla uğraşıyoruz işte (isimleri lazım değil), işi yarım yamalak yapıp para almak nasıl oluyor anlamıyorum, bu insanlar nasıl işlerini devam ettirebiliyorlar? Yok yani onlara kimse bir şey demiyorsa, ben mi salağım da her şeyi tam yapayım diye boşu boşuna uğraşıyorum? Bir de konuşmalarını duysanız, hiçbir şeyi yanlış yapmıyor onlar, hatta yanlışı yapan biziz, o kadar da pişkinler yani. Ne diyeyim bilemiyorum, sinirlenip sinirlendiğimizle kalıyoruz...

-We have to deal with people who don't do a proper job at work nowadays (no names necessary), they just barely do the work sloppy and get the money. I don't understand, how can these people stay in the business? If someone ever says them anything, am I stupid trying to do everything nice and good? And if you can hear them, they do nothing wrong, in fact we are the ones who do the wrong things, they are these impudent! 

-Kafamda yeni bir proje var bir zamandır, olursa süper olacak, ama en az 1 yıl araştırma yapmam gerekiyor sanırım, kendimi bu işin içine atsam mı atmasam mı çok karar veremiyorum. Ama gözümü karartıp gireceğim herhalde, bakalım ilerideki günler neler gösterecek?

-I have a new project in my mind for a while, but it will require at least one year of research I think and I cannot decide if I should just hold my breath and jump into it or not. But I think I will at the end, let's see how it goes....

62. Emmy Ödülleri-Kazananlar/ 62th Emmy Awards-Winner

Bu yıl ödüller istediğim kişilere gitmemiş, bir tek 'The Pacific' tutmuş hayret bir şey! Sen neleri istiyordun diyorsanız, buraya....

This year, the awards didn't go as I wanted at all, I only got 'The Pacific', interesting! If you want to know which ones are my favorites, please look here.....

Gelelim kazananlara:

Let's start with the winners:

En İyi Komedi Erkek Oyuncu/ Outstanding Lead Actor in a Comedy Series:

Jim Parsons- The Big Bang Theory

En İyi Komedi Kadın Oyuncu/ Outstanding Lead Actress in a Comedy Series:

Eddie Falco, Nurse Jackie

En İyi Drama Erkek Oyuncu/ Outstanding Lead Actor in a Drama Series:

Bryan Cranston, Breaking Bad

En İyi Drama Kadın Oyuncu/ Outstanding Lead Actress in a Drama Series:

Kyra Sedgwick, The Closer

En İyi Komedi Dizisi/ Outstanding Comedy Series:

En İyi Drama Dizisi/ Outstanding Drama Series:


En İyi Mini-Dizi ya da Film Erkek Oyuncu/ Outstanding Lead Actor in a Miniseries or a Movie:

Al Pacino-You Don't Know Jack

En İyi Mini-Dizi ya da Film Kadın Oyuncu/ Outstanding Lead Actress in a Miniseries or a Movie:

Claire Danes- Temple Grandin

En İyi TV Filmi/ Outstanding Made for Television Movie:


En İyi Mini-Dizi/ Outstanding MiniSeries:


En İyi Realite-Yarışma Programı/ Outstanding Reality or Competition Program:


En İyi Varyete, Müzik ya da Komedi Programı/ Outstanding Variety, Music or Comedy Series:

Gelelim sonuçların değerlendirilmesine, bu yıl ödüller dizi ve film/programlar arasında dağılmış gibi gözüküyor, öyle 10-15 ödül toplayan yok. En çok ödül alan komedi dizisi 5 ödülle 'Modern Family', drama dizisi ise 4 ödülle 'Mad Men'. Mini-dizi 'The Pacific' 8 ödül alırken, televizyon filmi 'Temple Grandin' 7 ödülle en çok ödül alan programlar sıralamasının birincileri.

Now, the aftermath; this year the awards are scattered between different shows, so there isn't any programs which got 10-15 awards. The comedy series that got the highest number of award is 'Modern Family' with 5 awards, and 'Mad Men' is the drama series with the highest number of award with 4 awards. Mini-series 'The Pacific' who got 8 awards and and Made For Television Movie 'Temple Grandin' with 7 awards are the winners of this year. 

Bu yıl en çok ödül alan kanal ise açık ara farkla HBO; aldığı ödül sayısı 24, onu 14 ödülle ABC izliyor.

The T.V. channel with the highest number of awards is HBO with a clean win; it has 24 awards this year, ABC follows HBO with only 14 awards.


Sunday, August 29, 2010

62th Emmy Awards/ 62. Emmy Ödülleri

62. Emmy Ödül töreni bu sabaha karşı başlayacak, bakalım adaylar kimmiş:

The 62th Emmy Awards will be given tonight, let's see who the nominees are:

En iyi komedi erkek oyuncu:

Outstanding Lead Actor in a comedy series:

Larry David, Curb Your Enthusiasm

Tony Shalbaub, Monk
Steve Carell, The Office
Matthew Morrison- Glee
Jim Parsons- The Big Bang Theory

 Alec Baldwin, 30 Rock

* Larry David dışında (kendisini hiç sevmem) hepsi izlediğim dizilerden çok yetenekli insanlar, yani bu kategorinin şeçimi zor, ama ben yine de Tony Shalbaub diyorum....

*Except from Larry Davis (who I don't like at all) all are talented actors from the shows I love, so it's a difficult category for me to choose a favorite, but I say Tony Shalbaub....

-En iyi komedi kadın oyuncu:

-Outstanding lead actress in a comedy series:

Amy Poehler, Parks and Recreation

Edie Falco, Nurse Jackie

Julia Louis-Dreyfuss, The New Adventures of Old Christine

Lea Michele, Glee

Toni Colette, United States of Tara

Tina Fey, 30 Rock

*Bu kategorideki diziler Glee dışında çok da favorim değil ama hepsine bir göz gezdirmişliğim var. Ben Tina Fey ve Toni Colette arasında kaldım biraz ama Toni Colette diyorum, zaten Tina Fey yeterince Emmy aldı...
*None of the series except Glee are my favorite, but I watched all of them at least for an episode. I'm between Tinay Fey and Toni Colette, but I'll say Toni Colette. Tina Fey has too many Emmys anyway...
-En iyi drama erkek oyuncu:
-Outstanding lead actor in a drama series:
Jon Hemm, Mad Men

Kyle Chandler, Friday Night Lights

Hugh Laurie, House M.D.

Michael C. Hall, Dexter

Bryan Cranston, Breaking Bad

Matthew Fox, Lost

*Michael C. Hall'u çok sevsem de bu kategori için cevabım belli, Hugh Laurie...

*Even though I like Michael C. Hall a lot, my answer for this category is obvious, Hugh Laurie...

-En iyi drama kadın oyuncu:

-Outstanding lead actress in a drama series:

January Jones, Mad Men

Kyra Sedgwick, The Closer

Mariska Hargitay, Law&Order Special Victims Unit

Glenn Close, Damages

Juliana Margulies, The Good Wife

Connie Britton, Friday Night Lights

*Bu kategorideki favorim Glenn Close. O olmasa bile n'olur yine Hargitay'e vermesinler ödülü, neyi iyi oyuncu allah aşkına o kadının? On yıldır kasıntı polisi oynuyor işte...

*My favorite in this category is Glenn Close. And if it's not her, please don't give it to Hargitay again, what is good about her anyway? She plays the bumptious cop for ten years!

-En iyi komedi dizisi:

-Outstanding comedy series:
Curb Your Enthusiasm

Modern Family

The Office

30 Rock

Nurse Jackie

Glee

* The Office ve Glee arasında kalsam da, favorim Glee diyorum...

*I'm between the Office and Glee, but I'll say Glee....

-En iyi drama dizisi:

 -Outstanding drama series:
True Blood
Dexter
Mad Men
The Good Wife
Breaking Bad
Lost

*True Blooooooooood!!!!!!

Mini dizi ya da filmde en iyi erkek oyuncu:

Outstanding lead actor in a miniseries or movie:

Sir Ian McKellen, The Prisoner

Dennis Quaid, The Special Relationship

Jeff Bridges, The Dog Year

Michael Sheen, The Special Relationship

*Bu ödülü Ian McKellen'a vermeyenin aklından zoru vardır derim.

*They must be crazy id Ian McKellen does not get this award.

-Mini-dizi ya da filmde en iyi kadın oyuncu:

-Outstanding lead actress in a miniseries or movie:
Dame Judi Dench, Return to Cranford

Hope Davis, The Special Relationship

Claire Danes, Temple Grandin

Joan Allen, Georgia O'Keeffe
Maggie Smith, Capturing Mary

* Judi Dench'le Maggie Smith arasında kaldım, ama Dame Judi Dench diyorum.

I'm again between Judi Dench and Maggie Smith, but my favorite is Dame Judi Dench.

-En iyi televizyon filmi:

-Outstanding made for television movie:
Endgame
Moonshot
Temple Grandin
Georgia O'Keeffe
The Special Relationship
You Don't Know Jack

*Hiçbirini izlemediğim için yorum yapamıyorum.

 *I can't say anything as I didn't watch any of them.

-En iyi mini-dizi:
  
-Outstanding miniseries:
The Pacific
Return to Cranford

*The Pacific diyorum.

*I say The Pacific.

-En iyi reality ya da yarışma programı:

-Outstanding reality-competition program:
American Idol
Dancing with the Stars
The Amazing Race
Project Runway
Top Chef

*Benim favorim Project Runway, ama en iyisi o demek komik olur biraz sanki...

*My favorite is Project Runway, but I guess it will be a little bit funny if I say that it's the best...

-En iyi varyete, müzik ya da komedi programı:

-Outstanding variety, music or comedy program:
The Colbert Report
The Daily Show with Jon Stewart
Tonight Show with Conan O'Brian
Saturday Night Live
Real Time with Bill Maher

*Klasikler ölmez, yani Saturday Night Live diyorum.

*Classics never die, so I say Saturday Night Live.

Bu liste en iyi açılış jeneriğine kadar devam ediyor, yalnız ben burada bırakıyorum (zaten bundan sonrakilerin kazananları belli, bu adresten öğrenebilirsiniz. Bakalım benim favorilerimden kaçı ödül alacak (bu arada altı çizili olanlar benim favorilerim tahminlerim değil, bilesiniz)

This list continues until the best opening title, so I'll leave it here (the rest has been decided anyway, you can see the winners if you're interested from here) Let's see how many from my favorites will win this year (by the way, the underlined comments are my favorites, not my predictions, just so you know)

Sevgili Günlük/Dear Diary-29.08.2010

Evet gelelim bu günün zırvalamalarına.... Bildiğiniz gibi bu gün benim için tatil, yani ense günüydü. 10'a kaar uyudum, sonra televizyon izledim, demi-sek-peynir ikilisine bir de helva ekledim, kafamı dinledim... Gelelim neler sayıkladığıma:

Let's begin with today's ramblings shall we... As you may know, today is my day-off, meaning slacking off all day long. I slept until 10, watched t.v., drank wine with cheese and cleared my head. But let's start with today's topics:

-Zuhal Olcay hakkında sayıklamaya devam.... Şimdi Zuhal Olcay her dizide kocasından ayrılmış güçlü, erkeklere kafa tutan kadın ya, bir kere de mutlu evliliği olup erkeklere kafa tutan kadın olsa olmaz mı? Güçlü kadın olmak için illa erkeksiz mi olmak gerekiyor, nedir yani? Bu arada bizim sülalede (ben-anne-teyze) Yetkin Dikiciler'e karşı beğeni Nazım Hikmet'ten midir bilinmez ama, çok karizmatik adam ya...

-Again about my favorite Turkish actress...

- Yokyer kitabını burada yazmıştım, şimdi de BBC'deki dizisini izliyorum, efektler berbat ama dizi süper olmuş. Yarın bitiririm tahminen...

-I wrote about Neverwhere on the blog before, now I'm watching its series made by BBC, the effects are awful, but the series are cool. I'll finish it tomorrow probably...

-Bu akşam sabaha doğru Emmy'ler var, bakalım bu yıl kimler kazanacak?

-Emmy's awards will be given tonight, let's see who'll win this year....

-Bu arada Molpet reklamları ne kadar korkunçlar değil mi? Hayatımda bu kadar agresif şekilde pazarlanmaya çalışılan bir şey daha görmedim. Kafamıza kaka kaka inandıracaklar Molpet'in en kuru pet olduğuna sanki (ki değil). Reklamcılık filan okumadı mı bu reklamı yapanlar allah aşkına, kapitalizmin temel prensibi dayatmak istediği düşünceyi kitlenin kendi düşüncesi olduğuna inandırmaktır aslında, benden bir öneri...

-About lousy Turkish commercials, so again you'll not understand a thing...

Benden bu akşamlık bu kadar, bugün kafayı dinlendirdik malum, düşünecek çok bir şey çıkmadı...

-Today's ramblings are limited today as I didn't think a lot today to tell you the truth, so see you tomorrow....

Sevgili Günlük/Dear Diary-28.08.2010

Tamam, sadece ikinci gün olmasına rağmen dün akşam bir şey yazmamış olabilirim. Ama insan da günlüğüne her gün bir şey yazmaz ki, bazen kalkar sabah yazar (ki şu anda onu yapıyorum), bazen canı istemez hiç yazmaz, değil mi?

Ok, even though it was only the second day, I didn't write anything yesterday. But people don't suppose to write everyday to their dairies right, sometimes they write it in the following morning (like me right now), or don't write at all, isn't it?

Neyse gelelim günün artıklarına:

Let's start with the ramblings:

-Bugün ekipmanlarla biraz daha oynadık, hiç sıkılmayacağım bu işten belli. Ayrıca dün kurgu da yaptım, teknoloji/alet seven yanım çok mutluydu yani.

-We played with the new equipments a little bit more, it seems like I never get tired of this. Also I made some simple editing yesterday, so my technology-geek side was quite happy.



-Akşam ailemle güzel bir gece geçirdim, gecenin en güzel yanı da bugün tatil yapacağımı öğrenmek oldu. (Saat 10'a kadar uyudum, dünya varmış!)

-I spent a nice evening with my family, and the best part of it was the news of my day-off for today! (I slept until 10!)  

-Zuhal Olcay'ın yeni dizisi başlamış da benim haberim yokmuş. Aslında dizinin çekiminin başladığını biliyordum tabii, ama Star yeni yayın döneminden önce dizilerin yeni bölümlerine başlamış, bak işte bundan haberim yoktu. (Bu arada teyzemin laf arasında bunu önemsiz bir şeymiş gibi söylemesi, annemin de "ya evet bak sana söylemeyi unuttum" gibi bir tavır takınması beni sinir etti. Kimse mi bir şey söylemez yahu, benimle 5 dakika konuşan herkes Zuhal Olcay takıntımı bilir oysa ki). Diziye gelirsek, "Umut Yolcuları" dizisinde Zuhal Olcay bir polisi oynuyor. Zuhal Olcay yüzünden polis dizisi de izleyeceğim yani. (Beni 5 dakikadır tanıyan herkes polislerden nefret ettiğimi de bilir). Olsun, içinde Zuhal Olcay olan herşey güzeldir mantığıyla dün netten ilk bölümü izledim. İzlenimlere gelince, Zuhal Olcay'ı Marishka Hargitay'e benzetmeye çalışmışlar, ama güzele ne yakışmaz öyle de güzel olmuş. Yalnız kamera biraz daha atlayıp zıplarsa gözlerim yerinden çıkacak, epilepsi krizi filan geçireceğim, Ümmü Burhan'mış yönetmen (Hatırla Sevgili'nin yönetmeni), kendisinden tempoyu yüksek tutması için başka bir yol bulmasını rica ediyorum. Bir de müzik feci, hiç olmazsa CSI'ın müzikleri güzel. Sevdiğim bir yan var dizide yalnız, yine polislik mevzuları çok yapay ahlaki değerler şeklinde verilse de, çocuk bürosunda bazı şerefsiz polisler gösterilerek tüm polislerin melek olmadığı gösterilmiş en azından. (O da bir şey). Sonuçta en sevdiğim dizi olmayacak, ama Zuhal Olcay'cığım için izlenir. Bir de Yetkin Dikiciler'le süper ikili olurlar (Bu arada ah Çatısız Kadınlar ne diziydi değil mi, bence onun remake'i, spin-off'u filan çıksın)

-O.k. this part is about my favorite Turkish actress, so you won't get it even if I translate it. So...

- Mesele Zuhal Olcay olunca lafı çok uzattım tabii. Salam Pax'ın günlüğünde savaş iyice kızıştı, sinirlerim bozuluyor. Zaten bu aralar çok duygusalım sanırım, sokak köpeklerine üzülüyorum, sokak çocuklarına üzülüyorum, sonra kendime üzülüyorum (Mirkelam'dan alıntı: üzüldüğüme üzülüyorum). Şizofreni belgeselinde izlemiştim, insanı şizofreniye sürükleyen şeylerden biri, büyük şehirin bu kötülüklerini bazı insanların görmezden gelememesiymiş. Öyle işte... 

-The war becomes more and more brutal in Salam Pax's dairy, which unsettles me. In fact I think I'm very emotional nowadays, I'm sorry for the stray dogs, I feel sorry for children living on street, then I feel sorry for myself for feeling sorry. I watched in a schizophrenia documentary that one of schizophrenia's reason is not being able to block the negative sides of living in a big city. So....

Friday, August 27, 2010

Sevgili Günlük/Dear Diary

Evden işe, işten eve gelirken sürekli kafamda bloga yazacak şeyler buluyorum, ama çoğunu yazmaya zamanım kalmıyor. Bugün tam olarak beynimdekileri kusmak isteğindeyim.

Walking from home to work and vice-versa, I always think of stuff to write in the blog, but mostly I don't have time to write them. But today, I want to barf everthing inside of my head.

-Öncelikle twitter'a yazmıştım daha önce, evet-hayırdan gına geldi diye, gına gelmek yeterince güçlü bir ifade değil, her akşam eve döndüğümde yoldaki evet-hayırları kusuyorum. Bir ülkenin siyaseti ve partilerin ideolojileri bu kadar anlamsız iki kelimeye yüklendiyse vay halimize!

-This is highly local politics, so you won't understand a thing:)

-İş her zamanki gibi yoğun. Haftasonu dahil çalış çalış çalış... Aslında yaptığım işi seviyorum ama kendime ayıracak hiç zamanım yok. Arada bir eve erken gelirsem (19.30) maske filan yapıyorum, oh diyorum bugün kendime özen gösterdim! (Maske yapmak kendine zaman ayırmak oldu hadi bakalım!) İşte bütün gün akşam ne yapacağım diye düşünüyorum, tv mi izlesem, kitap mı okusam, bilgisayar da bir şeyler mi izlemeli ya da film mi? Sonra eve 8.30-9.30'da gelip hiçbir şey yapamadan 10.30'da sızıyorum (en geç!) Bir arkadaşımı göreyim desem karşısında oturup ayakta uyuyorum. Kısacası "All work and no fun makes Jack a dull guy".

-The work is as hectic as always. Work, work, work even on week-end... Actually I love what I do, but I have no time to spare for myself (and I need time for myself). If rarely I go home early (7.30 P.M.) I apply a beauty mask and consider myself lucky for spending time for myself! I constantly think of what I will do at night, should I watch t.v., a film or some series, read a book maybe? Then I come home at 8.30-9.30 and fall asleep at 10.30 (at the latest!). If I decide to go out with a friend, I sat and sleep with my eyes open. In short "All work and no fun makes Jack a dull guy"

-Bugün ofise ekipmanlar geldi, onları kurduk, çocuk gibi eğlendim. Kamera güzel bir şey, bir de film kamerası olsa tabii, tercihim super 8, tapıyorum onlara!

New equipments came to the office today and we monted them. Camera is a great thing, if only it was a film camera! My choice for ever is the super 8, I adore them!

-Akşam eve dönerken otobüste bir kadın vardı, oh la la! kendime rüküş dediğime kızdım. Altında garip bir yeşil-siyah pötikareli mini etek, üstünde daha da garip yeşil belden bağlama bir gömlek (belde bağlama gömleklerin 80'lerde yok olmasını bırakın, bu gömlek her tarafını gösteren bir gömlekti ve zaten sadece göğüs bölgesinde mevcuttu), kolunda kafam kadar 3 boncuklu bilezik, bir tane de deve kadar plastik bir şey, boynunda ayı gibi kolyeler. Bir de bütün otobüs parfümü kokuyordu (ki parfüm de bayağı ağırdı tabii).

-I saw a woman on the bus tonight. Oh la la, I never call myself over-dressed ever again. She has a short skirt in a weird green and black, a weirder green shirt that one ties from the belly (not only that tied shirts are so 80's, this was was sheer and it only covered the breasts, barely). Then she had 3 huge bracelets with beads and a huge plastic-one and huge necklaces (I counted 3). And the whole bus smelled like her perfume (which wasn't a light-one)

-Bu aralar 'Salam Pax'ın Bağdat Günlüğü' diye bir kitap okuyorum. 2. Körfez Savaşı'ndan önce yazmaya başlayıp savaş süresince neredeyse canlı yayın yapan bir blogger (host'u da blogspot hatta), Kabalcı'da 2 liraya buldum. Şu anda kitapta savaş yeni başladı, tüylerim diken diken oldu. Zaten bu savaş zamanında annem televizyon izlememi yasaklamıştı, izleyip izleyip ağlıyordum, savaş bana yaramıyor (kime yarıyor ki?). Neyse günlüğü sağır sultan duymuş da ben duymamışım sanırım, süper bir şey okuyun.

-Nowadays I read 'Salam Pax's Baghdad Diary'. He's a blogger (from blogspot) who started to write before the second Gulf War and continues it through the war. Right now, the war just started and it gives me chills to read it. In fact, when the war really happened, my mom banned me to watch t.v. as I watched the footage and cried my eyes out. Wars don't do me good (then they do no one any good). Probably everyone heard of him but me before, but if you don't, go read him, he is good. 

Bugün kusacaklarım bu kadar. Hep günlük tutmaya başlayıp hiç bir defteri tamamlanamayan bir insan olarak sizce her akşam buraya kusabilir miyim? Aslında gerçek bir günlük tutmak istiyorum, biri bana bir günlük hediye etse de kendimi mecbur hissetsem, belki o zaman tamamlarım...

Ok, that's all in my mind for tonight. I always start to write a diary then leave it in the middle, so I can't promise to write one regularly, but what do you think, can I write here regularly? Actually I want to keep a real diary, maybe if someone gives me one, I would feel obligated...

Wednesday, August 25, 2010

Musical Wednesdays/Müzikli Çarşambalar- Syrup & Honey

Bu aralar bu şarkıya fena taktım. Bu haftanın şarkısı Duffy'den 'Syrup & Honey'. Ses kalitesi çok iyi değil ama ses müthiş!

Nowadays I'm addicted to this song. So this week's song is 'Syrup & Honey' from Duffy. The quality of the recording is not very good, but the voice is!


Syrup and honey live
Yükleyen ameliamuse. - Öne çıkan müzik videolarını izleyin.

Tuesday, August 24, 2010

Call me Sussy/Benim adım bundan sonra Sussy


Hangi Sussy mi? Yukarıdaki afet, kendisi Fellini'nin ilk renkli filmi Giulietta degli Spiriti'nin (ve daha sonra 8 1/2'nin) fantazi kahramanı, bilinçaltı kadını. Bir yandan kocasının aldatmaları, diğer yandan ruhlar dünyası tarafından kapana sıkıştırılan Giulietta'nın sığındığı ve güç aldığı kadın/imge.

Which Sussy, you say. The gorgeous-one above, the fantasy, sub-conscious character of 'Giulietta degli Spiriti (and later of 8 1/2). On the one hand, she is trapped by her husband's infidelity, on the other hand by the world of the spirits, Giulietta finds refuge in her.

 

Hiç bir şey anlamadınız mı? Şöyle anlatayım, Giulietta 1960'larda sahil kenarında güzel bir evde, yakışıklı bir koca, 2 hizmetçi ve bir sürü elbise/mücevherle yaşayan bir ev kadınıdır. Çevresi ve kendi bunların insanı mutlu etmeye yeteceği düşüncesindedir, ama Giulietta bir yandan çeşitli medyumlar aracılığıyla ruhlar dünyasından dost ve düşmanlar edinirken, diğer taraftan da kocasının mesafeli tavırlarının arkasındaki gerçeği fark etmeye başlar. Kocasının onu aldatmasıyla ahlak dengesi bozulan Giulietta kendini (sözde bir tedasüfle) açık ve marjinal bir seks hayatı olan komşusu Sussy'nin yanında bulur.

It's not clear enough? O.k. let me tell you this way. Giulietta is a housewife in the sixties, living in a beautiful house near to the beach, with her handsome husband, two maids and lots of clothes and jewelry. Her entourage and herself though that that's all it takes to be happy, but Giulietta starts to have friends and enemies from the other world through different psychics and to realize the real reason behind her husband's distance to her. Giulietta's sense of ethics is destroyed by his husband's infidelity, so she found her self ("by accident") on the doorstep of her decadent neighbor Sussy whose sex life is questionable at least.

Bu kısım, 8 1/2'taki gibi bir bilimçaltı/fantazi evidir, yalnız bu sefer fantazi bir erkeğe değil, kadına aittir. Ev (ya da malikane) renkli vitraylar ve tüllerle süslü, içinde küçük fantazi köşeleri barındıran bir giriş katından sonra, tamamı otlar ve çiçeklerle kaplanmış üst kata çıkar. Evde tadilat olduğu için her şey bölük pörçüktür, ev bir bütünlük sahibi değildir. En üst katta ise, Sussy'nin zevk odası bulunur. Yuvarlak beyaz saten yatağın üstünde tavanda yuvarlak bir ayna asılıdır, ve istiridye şeklindeki boşluktan kaydırakla doğrudan havuza ulaşılır. Bu oda özellikle Yunan motifleri taşır, zira Giulietta'ya talip olan Sussy'nin üvey oğlu da tam bir Adonis'tir.

The house is the fantasy house in 8 1/2, but this time the fantasy belongs to a woman. The house (or mansion has a floor-level covered with colored sainted glassed and veils with little corners for different fantasies, the second floor is covered by flowers and wild plants. Because the house is in repair, everything is scattered and the house doesn't have unity. The top floor is Sussy's "pleasure room". A round mirror is hung in the ceiling on top of a round satin bed and a slide goes directly to the poor from an oyster shaped enterance. This room especially has Greek motives, also Giulietta's suitor; Sussy's stepson, is the Adonis itself.


Zaten Sussy'nin ve çevresindeki herkesin hal ve görünüşleri Dionysos'un maiyetine benzer, Sussy'de ise bir maenad'lık havası vardır. Dionysos'un takipçileri gibi Sussy de zevk ve kendini kaybetmeye tapar. Sussy'nin yardımlarıyla Giulietta'nın kocasından bağımsız bir kimlik bulması da bu yolla mümkün olacaktır.

 In fact, all the people in Sussy's entourage is like Dionysos' followers and Sussy is a true maenad. Like Dionysos' followers, Sussy also worships to pleasure and frenzy. In this way, Giulietta, with Sussy's help will find her true self without her husband.


Ancak geçmişten gelen simgelerle vücut bulan din ve toplum baskısı, Giulietta'nın dişiliği ve arzularıyla birleştiğinde onu deliliğin sınırlarına götürür.

But religious and social pressures, clashing with her femininity and her desires will drive her into madness.



Film kuşkusuz Fellini'nin kadınları anlamaya çalıştığı filmdir, aynı zamanda Giulietta'yı oynayan Giulietta Masina'nın Fellini'nin eşi olduğu ve ilişkilerinin o dönemde çalkantılı olduğu da göz önünde bulundurulursa, bir çeşit günah çıkartma ya da eşine mutlu olma yolunu gösterme olarak da anabiliriz.

The film is Fellini's try to understand women and if we consider that Giulietta Masina who plays Giulietta is Fellini's wife in real life and that their relationship was troubled at the time, we may also call it the film Felini tries to make amends and show ways to her wife for her to be happy.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails