Friday, August 13, 2010
Neverwhere/Yokyer- Neil Gaiman
Uzun zamandır ilk defa çok satanlar listesinden bir kitap aldım, ne olduğunu çok bildiğim söylenemezdi, birilerinden kitabı duymuştum sadece. Ama arka yazısı beni tavlamaya yetti, çocukluğumdan beri bir-iki tane "aşağıdaki insanlar" hakkında film izlemiştim ve bu fikir beni çok heyecanlandırmıştı, benim için zor ve yoğun süren bir zamanda bu fikre geri dönmek bana çok iyi geldi.
For a long time ever I bought a bestseller book and I didn't have any information about it except for the back of the book. But the back was enough to catch me, I saw a couple of movies with "below-people" before and I was always fascinated by the idea, it felt really nice to go back to this in a frustrated and busy time like I have for a couple of weeks.
Peki ne mi "aşağıdaki insanlar"? Metronun gelmesiyle birlikte sokaklardan metro istasyonları ve aralardaki tünellere yerleşen evsizler ve onların üzerine üretilen şehir efsaneleri. 'Yokyer' de bir nevi böyle, ama buradaki aşağılar, metro istasyonundan kanalizasyona apayrı bir Londra. Bu Londra'da bazı insanlar olmayan kapıları açıp diledikleri yere geçebiliyorlar, bazıları yüzyıllardır yaşıyor, zaman bir başka akıyor ve bu Londra'nın derinliklerinde canavarlar kol geziyor.
What is "below-people" you ask.... An urban legend found around homeless people who live in subway stations and tunnels inside them. 'Neverwhere' has a similar story too, only this time 'London Below' is another world from subway stations to sewers. In this London, some people open non-existing doors to go where ever they want, some people are living for centuries, time flies in another fashion and monsters wander in the deeps.
Bu yazıyı yazmak için bir parça araştırma yapmadan önce Neil Gaiman'ın 'Sandman'in yaratıcısı olduğundan bile haberim yoktu, oysa ki Sandman'in hastası olmasam da severim. Ayrıca bu kitap, aslında 1996'da BBC için yapılan 6 bölümlük bir diziymiş, senaryo ve yönetmenlik yine Gaiman'a ait. Daha sonra Gaiman senaryoyu büyütüp kitaplaştırmış ve çizgi roman haline getirmiş. Ayrıca bir dönem Londra'da sahnelenmiş ve iddialara göre yakında filme çekilmesi de gündemde. Diziyi yakın zamanda izlemeyi umuyorum, izlersem ilk işim burada anlatmak olacak tabii. Yine de bir dizinin kitaplaştırılması olması önyargı yaratmasın, kitap hem konu hem yazım tekniği açısından okuyucularını üzmeyecek bir kitap.
Before searching for information to write this post, I didn't even know that Neil Gaiman is the creator of 'Sandman', even though I'm not the biggest fan, I really love it. Also, this book is a novelization of a 6 episode mini-series for BBC realized in 1996 and the director and writer was Neil Gaiman. Later Gaiman expanded the story to write a novel and a comic-book. Also it's been staged in London and rumor has it that a film project is in preparation. But don't prejudge the book because it's a novelization, both in terms of story and writing style, it's a satisfying book for its readers.
Kitaptaki en önemli nokta tabii ki yaratılan dünya. Londra'nın kuruluşundan itibaren şehrin üzerinde bulunan küçük delik ve yarıklardan yeraltına çeşitli nesne ve insanlar düşmüştür. Yüzyıllarca büyüyen bu nesne ve insanlardan oluşan aşağı Londra'da ise, metroyla geçen insanların fark edemediği büyülü bir dünyayı oluşturur. . Herkesin bildiği Londra'nın altında bambaşka bir dünya yaratan kitap aynı zamanda karakterleriyle de büyülü etkisini sürdürüyor. İstediği her yere kapı açabilen Lady Door, Atlantis'ten sorumlu olan Melek Islington, yeraltının kurtu karizmatik ve deli Marquis de Carabas, yüzyıllardır dünyayı tehdit eden ve bir rivayete göre Roma'yı Nero yerine yakan yeraltı mafyası bay Croup ve Vandemar... Bir de beni hikayede en çok etkileyen şey Gaiman'ın bu dünyada da bir hiyerarşi yaratmış olması, karakter adlarından da anlaşılabileceği gibi bu dünyada da kontluk, markilik ve leydilik var, en yüksekte olanlar ise fareler, evet bildiğiniz lağım fareleri. Çok bilge ve güçlü olan bu fareler herkesin korktuğu ve çekindiği hayvanlar (kişiler).
The most interesting part of the book is of course the world it creates. Various objects and people from the beginning of time are falling from small creeks and holes from London. 'London Below' which grows for centuries is a magical world that people passing by with trains cannot grasp or see. The book which creates a totally different world also creates its magic with the characters. Lady Door who can open doors to everywhere she wish, The Angel Islington who was in charge of Atlantis, the charismatic underground dog Marquis de Carabas, one of the biggest treats of the 'London-Below' for centuries, the so-called burners of Rome instead of Nero; Mr. Croup and Mr. Vandemar....Also the thing that impress me the most is the odd hierarchical order that Gaiman creates, as you can see from the characters' names, this world also have counts, ladies, marquis... and rats are at the highest rank of all. The wise and strong rats are the animals (or people) that everyone respects and is afraid of.
Kitabın bu yönünü kuşkusuz politik olarak anlamak mümkün, ama genelde kitap daha çok gerçek dünyaya ait zeki ve gizlice dokundurmalar yapan bir masal niteliğinde, Gaiman'ın 'Stardust'ın yazarı olduğu bilgisini de verirsem, bu kitabın tarzını daha iyi anlayabilirseniz sanırım.
You can always read this part as political of course, but overall the book is more of a fairytale with witty and subtle innuendos about the 'real' world, I think you can sense the vibe of the book more clearly when you know that Gaiman is also the writer of 'Stardust'.
Kitabın başka bir eğlenceli yönü, Londra'daki anlamsız metro istasyonu isimlerinin hepsi hakkında hoş bir masal bulunması, mesela 'Shepherd's Bush' (Çoban Çalılığı)'nda gerçekten çobanlar yaşar, Earl's Court (Kont'un Sarayı)'ta gerçekten bir kont yaşıyor.... Bu ince esprilerde iyi düşünülmüş bir dünyanın küçük ama keyifli bir parçası.
Another fun part about the book is the tales about every meaningless station of London, like in 'Shepherd's Bush' real shepherds live a count really inhabits in 'Earl's Court'. This little jokes are a part of a well-thought world.
Sonuç olarak Yokyer sizi başka bir dünyaya sokacak tek solukta okunacak bir kitap, fantazi tutkunlarının kaçırmaması gereken bir kitap olduğu kesin ama, özellikle siz de çocukken (ve hala) peri masallarına inanıyorsanız, bu kitap tam size göre....
In conclusion, 'Newerwhere' is a book that you can read breathless and puts you in another world, it's certainly a book that fantasy-lovers have not to miss, especially if you liked ( and like still) fairy tales, the book is just for you....
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment