Robinson Crusoe var ya hani, kitapçı olan İstiklal'deki. Zaten hep derim ölürsem beni oraya gömün, kitapsevenler üstümden yürüsün diye, o ahşap döşeme, yüksek tavan ve tavana kadar kitaplar tabii ki hemen aşkımı kazanmıştı. Her ne kadar hala inatla kitabı, dokuna dokuna, göre koklaya kitapçıdan alsam da, dün üşengeçliğime geldi, baktım Anna Karenina'nın İngilizcesi tek Robinson'da var, bakalım online servisi nasıl dedim ve aldım. Dün 3,5'ta verdiğim sipariş, bugün 2'de elimdeydi, gerçekten inanamadım, kargo fiyatı da çok makuldü, şiddetle tavsiye olunur yani.
Bir de hiç beklemediğim halde, yanında Markafoni'ciğimin hediye çekiyle aldığım cici mi cimi, puantiyeli tüniğim de geldi, bende bir bayram havası... O kadar paketi görünce Leo da kendinden geçti tabii, günümüz güzelleşti, mutlu olduk. Gelelim kitaplara, planım şu, önce Halide Edip'ciğimin Kalp Ağrısı'nı okuyup (kahramanın adı Zeyno olan, hani dizisini çok sevdiğim kitap), sonra Bercuhi Berberyan'ın Ermenistan'da bir Türkiyeli'sine geçeceğim. Bercuhi'yle belgesel çekimlerinde tanıştığımdan beri kitabı çok merak ediyordum, kısmet bugüneymiş. Yılbaşına kadar bunlar biterse, sonra da Anna Karenina'ya dalarım, Şubat sonuna kadar vaktim var, sonra kitap kulübüm de tartışılacak....
Dipnot: Bu yazı tamamen Pisikopati'ye özenip yazılmıştır:)
2 comments:
taklitçi zihniyet:)))
güle güle oku kitaplarını kuşum. Sanki parasını biz vermiyoruz gibi kapıya paket gelince lorel baba göndermiş gibi seviniyoruz:)))
valla çok kıskandım napıyım, bana kahve filan gelmedi ama kuzum, o kitapyurdu ne kalabalık site, insanın içinden kitap alası gelmiyor valla
Post a Comment