Wednesday, May 18, 2011

Postacı Kapıyı İki Kere Çalar

Bilenler bilir, çocukluğumdan beri mektup arkadaşlarım vardır ve içimde yaşayan 90 yaşında teyzenin de yüzünden hala elle yazılmış mektup gönderir alırım. Mektup kağıtları, zarf, pul, postane bunlar benim hayatımın önemli bir yerindedir.



Bir de postacılar tabii, hele bizim mahallenin postacısı! Taşındığımdan beri gelen fazlaca mektup/paket sayısından artık akraba gibiyim, adres yanlış da yazılsa o mektubumu bana ulaştırır. Hatta beni o kadar iyi tanıyor ki, geç kaklktığımı bildiğinden zile uyanayım diye 10 kere basar, önemli bir zarf varsa yukarı kadar çıkarır (üstelik bunu eski evdeki postacı gibi bahşiş almak için yapmaz). Leo'yu ismiyle tanır, her gelişinde okşar...

Mektupların sıkça kaybolduğu bir ülkede, üstelik benim gibi mektup/kartpostal almanın gününü güzelleştirdiği insana böyle bir postacı düşmesini hayatın küçük bir güzelliği olarak değerlendirip buradan kendini anmak istedim...

No comments:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails