Ben biletlerimi çoktan aldım, yine bazılarına gün ayarlayamayıp çok yandım, ama önce benim için öne çıkan filmlerle başlayalım...
KEŞİF
Amen'in yönetmeni Costa Gavras'ın oğlu Romain Gavras'ın bu ilk Vincent Cassel'i filmi, manipülatist bir sosyopat olan psikiatrist Patrick ve etkisi aldına aldığı Rémy'nin içsel yol hikayesini, westernvari bir şekilde anlatıyor. Biraz riskli ama izlenmesi gereken bir film.
HİT FİLMLER
Bu filmlerin içinden seçim yapmakta çok zorlandım, ama işte benim için kaçırılmayacak filmler:
17 yaşındaki Josh, annesini kaybettiğinde onu bekleyen ailesine katılır. Yalnız bu aile, suçlularla dolu tuhaf bir ailedir. Kendini bir kedi-fare oyununun ortasında bulan Josh'un hayatta kalabilmesi zekasına bağlıdır. Kesinlikle çok ilginç bir film!
Yılın en çok konuşulan ve beklenen filmi, çok fazla şey söylemeye gerek yok, çok sevdiğim bir yönetmen olan Aronofsky'den bale kadar estetik bir olayı gerilim filmine dönüştürme macerası. Festivalin en merak ettiğim filmi!
J'ai Tué ma Mere/Annemi Öldürdüm'le kalbime giren en son sinema aşkım, Godard'ın genç ve gay'i dediğim Xavier Dolan'ın yeni filmi, 2 erkek 1 kadından oluşan bir aşk üçgenini anlatıyor, tabii yine Dolan'ın sinema dili ve zeki esprileriyle... Cannes Film Festivali galasından beri izlemek için kıvrandığım bu filmi de İf'de görmek benim için bayram gibi oldu. Kaçırılmamalı!
Hakkında çelişkili yorumlar duysam da, The Kids Are Allright/ İki Kadın, Bir Erkek festivalin en merak ettiğim filmlerinden biri yine de. Annette Bening ve Julianne Moore'un müthiş oyunculukları ve onları lezbiyen bir çift olarak görmek filmi sevmek için yeter gibi geliyor, ama izleyip görmek lazım. Hikayesine gelince, sperm bağışı yoluyla çocuk sahibi olan bir lezbiyen çiftin, çocukların biyolojik babalarını aramaya başlayamalarıyla düzenlerinin bozulmasını anlatan sıradışı bir aile filmi...
RETROSPEKTİF
Benim gibi İf tutkunlarının oylarıyla seçilen, 10 yılın en sevilen festival filmlerini bu yıl yeniden izleme şansı buluyoruz. Kaçıranlar, bu sefer kaçırmayın, ben Wristcutters: A Love Story ve özellikle geçen sene kaçırdığıma çok üzüldüğüm Kimsenin İran Kedilerinden Haberi Yok'a biletimi aldım bile. Retrospektifin diğer filmleri ise; Bir Tuğra Kaftancıoğlu Filmi, 24 Hour Party People/ 24 Saat Parti İnsanları ve Donnie Darko.
SESLİ YAŞAM
Müzik belgeselleri bölümü meraklısına güzel saatler vaat ediyor. Filmler ise; ünlü Brit grubu Blur'ü anlatan Blur: No Distance Left to Run/ Blur: Koşacak Mesafe Kalmadı, Motörhead'in kurucusu Lemmy Kilmister'a bir saygı duruşu Lemmy, John Lennon üzerine bu sefer Yoko Ono'yla birlikte New York yıllarını anlatan LennoNYC, Feist'in The Reminder albümünün öyküsü Look what the Light Did Now/ Baksana Işık Ne Yaptı, 5 ayrı ülke ve 11 şehirde tekno müziğin peşinde Speaking in Code/Şifreyle Konuşmak, içlerinde en merak ettiğim film olan José Gonzales'in hayatına şiirsel ve içsel bir bakış The Extraordinary Ordinary Life of José Gonzales/ José Gonzales'in Olağanüstü Sıradan Hayatı ve Japonya'da deneysel müziği izleyen We Don't Care About Music Anyway/ Müzik Zaten Umrumuzda Değil.
NE KADAR GERÇEK O KADAR KURGU
Belgeselle kurgusalın karıştığı bu çok keyifli bölümde en çok ilgimi çeken, dünyayı kasıp kavuran Second World oyunu ve tutkunları üzerine bir belgesel.
DÜNYANIN ÇİVİSİ
Festivalin politik ayağındaki Gasland/ Doğalgazülke, bu yıl Exit Through the Gift Shop'tan sonra bu yılın en güçlü belgeseli. Benim de İf'te görmekten en mutluluk duyduğum film...
Bu yüzyılın karşı-kültür ikonu William S. Burroughs'ın hayatını inceleyen, incelikli ve keyifli bir belgesel.
AÇILIMA DEVAM!
Yine politik bu bölümdeki filmler, bu yıl dağdakiler başlığında karşımıza çıkıyor. Les Femmes du Mont Ararat/ Ağrı Dağı'nın Kadınları Pkk'ya katılan bir grup kadının erkeklerden bağımsız bir grup kurma demesine odaklanıyor. Tehlikeli ve kışkırtıcı bir film!
GÖKKUŞAĞI
Festivalin en sevdiğim kuşağında bu yıl merakla beklediğim Too Much Pussy! Feminist Sluts, a Queer X Show adıyla bana çok şey vaat eden, bir sanat turnesine çıkan 7 kadının yol hikayesi üzerinden, seks, porno ve ahlakı sorgulayan bir film. Özellikle üniversitemdekilerin izlemelerini temmenni ederim efendim...
YENİ KUŞAK
Gençler üzerine gençler tarafından filmler... Kuşağın filmleri; Adem/Oksijen, D'Amour et d'Eau Fraiche/ Aşkla Yaşamak, Fleurs du Mal/Kötülük Çiçekleri, Griff the Invisible/ Ultra Mega Süper Kahraman, Kokuhaku/İtiraflar.
FİLM FORWARD- SUNDANCE ÖZEL BÖLÜM
Yine bu yıl görmekten çok mutluluk duyduğum bu bölümdeki Afghan Star Taliban rejiminin ardından ülkeyi kaçıp kavuran Popstar programının belgeseli. 30 yıllık diktanın ardından kendi popstarlarını seçim şansına kavuşan Afganların demokrasiyle farklı bir karşılaşması...
Geçen yıl İstanbul Film Festivali'nde kaçırmış olanlar için, Irak'ı tanımaya çalışan ve Irak'ı baştan başa kateden bir yol filmi Son of Babylon.
İF ÖZEL GÖSTERİMLER
Sinemanın geleceği olarak ortaya çıkan canlı sinema denemesi Utopia in Four Movements, festivalin en ilginç filmi, sinemayı sahne sanatıyla birleştirip farklı bir boyut yaratan bir deneme.
Bu bölümler dışındaki kuşaklar ise:
İF KÜLT
Bu kuşağın filmleri, yönetmenin katkısıyla gerçekleşecek olan Jodorowsky'nin Santa Sangre'si ve Makavejev'den W.R.- Misterije Organizma/ W.R.: Organizmanın Sırları.
İF BONUS
Festivalin bonus filmleri, İslam terorizmine komik bir bakış Four Lions/ Dört Aslan, Buenos Aires, yıl 1982, darbe havasında bir gözlemcinin hikayesi La Mirada Invisible/ Görünmeyen Göz, bir modern dünya ilişkileri incelemesi La Mosquitera/Sineklik ve tek bir mekanda ve zaman diliminde geçen geçmişle hesaplaşma La Vida de los Peces/Balıkların Yaşamı.
Her yıl olduğu gibi bu yılda İf Kısalar seçkisi, 3D özel gösterim ve nöbetçi sinemada İf'te takip edebileceğiniz kuşaklardan. Tüm filmler ve fragmanlar için İf İstanbul 2011
Bu yıl benim listem şimdilik şöyle; festivali bu yıl Gasland'le açıyorum, aynı gün hemen ardından Black Swan, ertesi gün çok merak ettiğim Too Much Pussy!..., festivalde görmekten en mutlu olduğum film Les Amours Imaginaires, geçen senelerde kaçırdığıma çok hayıflandığım Wristcutters: A Love Story ve İran Kedilerinden Kimsenin Haberi Yok. The Kids are Allright, Les Femmes du Mont Ararat, Afghan Star ve Utopia in Four Movements ise bu sene bir türlü ayarlayamayıp kaçıracağıma hayıflandığım filmler...
No comments:
Post a Comment