Perşembe günü fotoğraf makinemi alıp Eski İstanbul turuna çıktım. Sultanahmet'e ara sıra gidiyorum, ama Kapalıçarşı ve Mısır Çarşısı'na yıllardır uğramamıştım, çok özlemişim.
This Thursday I went to an old Istanbul tour with my camera. I occasionally go to Sultanahmet, but I didn't go to the Grand Bazaar and the Egypt Bazaar for years, I really missed them.
Önce Samatya'ya gidip, ayıptır söylemesi, en sevdiğim yerlerden biri olan Develi'de mükellef bir yemek yedik:). Develi'nin her şeyini ama özellikle fıstıklı kebabını şiddetle öneririm...
First, I went to Samatya and ate a great meal at a place called Develi. Everything they make is great, but the kebab with pistachios is always my favorite....
Ben Samatya'nın bu küçücük meydanını, evleri, sokağı ve en çok da 'İkinci Bahar' vesilesiyle çok seviyorum. Bu da meşhur Ali Haydar Sofrası... Dizinin sonu için bu binayı gerçekten yakmışlardı! (Hala inanamıyorum dizi için bina yakılmasına, sürreal geliyor bana.) Bir süre öyle yanık kaldı, ama birkaç yıl sonra restore edip Ali Haydar Sofrası'nı açtılar.
I like Samatya a lot, it's a small old part of Istanbul and has a tiny square with old houses and restaurants. It's also famous, because the most popular Turkish series ever was shot there. The show was really a big sensation and became a sort of tradition. The shop you see in the picture was one of the main places in the show and they really burnt it for the finale of the series! (Can you believe they actually burn something for real for a tv series? Weird, huh?). It stayed burnt-out for some time, but later they reopened it.
Kapalıçarşı'sının eski hali artık hiç yok, tamamen turistik bir yer olmuş. Takıcılar da turistik imitasyon işlere bulaşmış çoğunlukla, ama hala 1-2 dükkan bulmak mümkün. Halıcıları bunun dışında tutuyorum, onlar hala aynı kalitedeler. Muhteşem halılar gördüm Perşembe günü Kapalıçarşı'da. Bu arada koca çarşıda beğendiğim tek takının, antika elmas küpe olması, fiyatının da 2 milyarcık olması ilginç tabii. O kadar güzel küpelerdi ki, hala aklımdan çıkmıyor:(
This is the Grand Bazaar, one of the largest cowered bazaars of Turkey. It has 58 streets and hundreds of shops. The coolest thing about it that the streets and different parts of the bazaar are divided by the group of goods, so you have carpet street, jewelry street... etc. It opened in 1461. Now, it's pretty much just for tourists, but 20 years ago or so, it was still a very important shopping place for Turkish people too. The only good place left in it is the carpet shops. They still find special silk carpets coming from Iran ect...
I only liked one piece of jewelry in the whole placei and it turned out to be an antique diamond earring that costs 1000 Euros! (Well, yes I have a very good taste)
Oralara kadar gitmişken Mısır Çarşı'sına uğramadan geçemezdim. Ben Mısır Çarşısı'nı Kapalıçarşı'dan daha çok severim. Kokusu yüzünden tabii. Ama fotoğraf açısından çok istediğimi yakalayamadım, çünkü hijyenik olmak adına, çoğu baharatçı kapaklı kutularda tutuyor baharları. Yine de o koku başka hiçbir yerde yok tabii ki....
After the Grand Bazaar, I also stopped by at the Egypt Bazaar which is a 20 minute-walk away. This bazaar used to be just for the spices, now it also has some touristic pieces, but stays mainly for spices. I really like the Egypt Bazaar better, because of its unique and incredible smell of all spices you can imagine mixed together...
Bu da Mısır Çarşı'sından çıkınca karşınızda beliren Yeni Camii. Padişah camiye bu özel bölmeden girermiş...
This is the New Mosque, just at the exit of the Egypt Bazaar. This joint building is the special compartment for the Sultan to enter to the Mosque...
Ve... tabii ki oralara kadar gitmişken hastalığım badem ezmesini almadan dönmek olmazdı. Hacıbekir Zade Ali Muhiddin'in tarihi dükkanı da, Yeni Camii'nin hemen karşısında, dükkan da hala o eski zamanların izlerini taşıyor, ayrıca badem ezmeleri muhteşem...
And of course, I cannot leave Eminönü without tasting my favorite kind of candy. The Ottoman Empire didn't have chocolate until I guess 19th century, but had delicious kind of candies like, of course most importantly, Turkish delight, akide şekeri (hard candy), badem ezmesi (nut pastes- kinda like marzipan)... I'm in love with the marzipans, and this is the place to get them!!! This is the original shop of the first candy-shop of the Ottoman Empire, and they reserved the original feeling of the shop.
Bu da dükkanın Osmanlı zamanındaki hali.
The shop at the Ottoman time.
Logosunun da hastasıyım.
The original logo that they still use.
Akide şekerleri de çok güzel fotoğraf malzemesi oluyor tabii...
Colorful hard candies are always a good prop for a photo...
Obama çarşıya geldi ya, adam olduk. Bu inci de Mısır Çarşısı'ndan.
Obama is now also recommending shops for you, how nice of him!
No comments:
Post a Comment