-Yıldızları çok yanlış bir yerde arıyorsun!
-Yolumu kaybettim sanırım...
-Onlar senin bildiğin dünyaya ait değil. Onlar o kadar uçarı kelebeklerdir ki bir anda gökten kaybolup, birinin gözlerine yerleşiverirler.
-Oradan da ruha varmalılar o zaman.
-Her cismin nihai durağıdır ruh, ama çoğu insan bir tekine bile dokunamadan yok olurlar.
-Şanslı azınlığa ne olur peki?
-Onlar, dünyanın sonuna dek sevginin ateşinde yaşarlar.
Adam sigarasından bir nefes çekti ve kadının gözlerine baktı.
-Gözlerimde bir şeyler arar gibisin.
-Bir zamanlar oraya iki çiçek yerleştirmiştim, dünyaya benimle bakabilesin diye. Ama ne kadar hor kullanmışsın onları; bak, bütün yaprakları dökülmüş.
-Ömrü bu kadar mıymış yani?
Adam hırçınlaşmıştı. Gözlerini yeniden sigarasına çevirdi:
-Hiçbir şeyin ömrünü yıllarla ölçemezsin! Çevrene dikkatle bakarsan orada yüzyılların yaşanmışlığını bulacaksın.
-Her şeyin ömrü bu kadar azken yüzyıllar nasıl kalıcı olabilir ki? Hem kim ne yapsın ki o basit yaşantıları?
-Maskelerin yıpranmış görünüyor, dikkat et! İçindeki canavarı dışarı salmak üzeresin!
-Hangi canavardan bahsediyorsun sen? Yoksa bu da beni kırmak için yarattığın yeni bir bahane mi?
-Ben miyim bu ilişkide bir şeyleri kıran? O kadar sakarca sevdin ki beni.....
-Şimdi de sana rahatsızlık vermeye başladım yani?
-Rahatsızlık mı? Ruhumu parçalaman sana yetmediğinde onu rüzgara savurdun. Artık parçaları toplamam imkansız... Elimde kalan azıcık hayatla kendime bir koza örmeliyim.
-Ne çıkabilir ki o kozadan bu saatten sonra?
-Gencecik bir kelebek!
-Yanımda kalmaktansa tek günlük bir yaşamı tercih ediyorsun demek.
-Ne kadar yanılıyorsun! Sana söylemiştim, ömür saat yelkovanıyla ölçülmez. Ve evet, tek günlük özgürlüğü ebedi esarete tercih ediyorum.
-Gidiyorsun yani...
-Beni burada tutan bir şey kaldı mı?
Kadın öfkeyle ayağa kalktı.
-Ben aklından silineli kaç hafta oldu söylesene?
-Kendini maskenle tanıttığına göre onu korumasını bilmeliydin.
-Beni çırılçıplak bırakacağını bilemedim. Hem ne kadar korkunç olabilir ki maskemin altındaki?
-Bütün güzelliğini solduran bencilliğin ve yıllardır özenle öldürdüğün sevme yetim.
-Her insanda bencillik var. Bu, doğamızdan gelir ve yok edilemez!
-Yaşadığımız her şeyin adına bu kadar küçültme kendini, bu bahaneler sence de fazla alışılmış değil mi? O bencilliğini yok edemeden başka birini sevmeyi nasıl umuyorsun?
-Herkes biraz birbirine benzer. Bunu nasıl reddedebilirsin?
-Cevaplarının hepsi yeni sorular doğuruyor, hiçbir yere varılmayacak böyle anlaşıldı. Artık geldiğimiz yeri bire göremiyorum, o kadar uzaklaşmışız ki birbirimizden.
-Yani en iyisi gitmek...
Böylece kadın yeni yıldızlar bulmaya yola çıkarken sonsuzluğun ateşinden iki ruh daha eksildi....
No comments:
Post a Comment