Saturday, August 29, 2009

Okuduğum Kitaplar Listesi/ The Books I've Read So Far List

Livejournal'daki her yıl okuduğum kitaplar hakkında tuttuğum geleneksel listemi bloguma da taşıyorum.

I have a tradition of making a list about books I've read the year that I'm in in livejournal. I carry the tradition to my blog too.
 
OCAK/ JANUARY


-Lost Souls (Kayıp Ruhlar)- Poppy Z. Brite: Sonunda e-bay'den ucuz bir kopyasını bulup aldım. Bütün yabancı arkadaşlarım bu kitaptan bahsedip duruyordu, iyi de bir kiyap, ama yine de ben 'Drawing Blood'ı daha çok seviyorum.


-Lost Souls-Poppy Z. Brite: I finally found a cheap copy in e-bay and bought it, it was very good, but i still liked Drawing Blood better.

ŞUBAT/ FEBRUARY


-Öncesi ve Sonrası: Bu kitap babamın karısının yazdığı ikinci kitap. Fena değil, ama şaheser de değildi hani...

-Oncesi Ve Sonrasi(Before and After):
Actually this is the second book that the wife of my mother wrote. Not bad, but not very good either to tell you the thruth, and it is not because I love my mom better:P



Yeşil Elmalar- Nazım Hikmet: Bu kitap hakkında ne düşüneceğimi gerçekten bilmiyorum, tipik bir Nazım kitabı olmadığı kesin, ben Nazım'ı pulp-fiction tadında Amerikan macera romanı yazan biri olarak bilmezdim. Parodi mi desem, iyi parodi olsun da anlamı ne bilemedim. Eğlenceli kitaptı ama, Avusturalya'da elmas madenlerinde ve jungle'larında geçen 2. Dünya Savaşı filmiyle film noir arası birşey...


-Yesil Elmalar (Green Apples)- Nazım Hikmet: I don't know what to think about this book, Nazım Hikmet usually writes in social realism, but this book was a pulp fiction of American cheesy adventure, diamond mins in Australia, Second World War, Film Noir... It was interesting, that's for sure.

 
-Esir Şehrin İnsanları- Kemal Tahir: Herkesin kesinlikle okuması gereken bir üçleme. Ben seneler önce TRT'de dizisini izlemiştim, başrolde Cem Kınay oynuyordu, Zuhal Olcay da Halide Edip'i. O dönemde Türk edebiyatından bu kadar iyi yazılmış bir roman doğrusu zor çıkıyor. Karakter gelişiminden, olay örgüsüne, karakterin hayatıyla tarihi gerçeklerin hikayeyi ilerletmede etken olarak kullanılma şekli...


-Esir Şehrin Insanlari-Kemal Tahir: A triology about the Independence War years' Istanbul. Very good story with very powerful authoring, I was really fascinated by these books.

-Esir Şehrin Mahpusu- Kemal Tahir

MART/ MARCH

-Yol Ayrimi- Kemal Tahir


-Ruhlar Evi- Isabel Allende:
Allende'den bir şey okumayı uzun süredir istiyordum, bu kitapta okunacaklar listesindeydi, ama okumak şimdiye kısmet oldu. Şimdi bunun ne kadar büyük bir hata olduğunu anlıyorum. Kitabın arkasındaki yorumda Allende'nin 'neredeyse Marquez kadar iyi' olduğunu yazıyordu, ama bence Marquez'den çok daha iyi bir yazar. 'Yüzyıllık Yalnızlık' edebiyat tarihinin en iyi kitaplarından biri evet, ama Marquez'in öbür kitaplarından onun kadar zevk aldığımı söyleyemeyeceğim. (Kolera zamanında aşk'ı daha okumadım ama, belki o da Yüzyıllık Yalnızlık kadar iyidir.) Neyse, Allende'ye dönecek olursak, Ruhlar Evi  Şilinin politik geçmişini güçlü ve mistik bir örümcek ağı yapısında anlatıyor. Zaten ben Latin Amerika edebiyatının hastasıyım, bunu bir kere daha anladım.


-The Spirit of Houses- Isabel Allende: I wanted to read something by Allende for years and this books was on my list, but I could never start with it until now. I now see that this was a big mistake. Someone said on the back of the book that she was almost as good as Marquez, but I personally think that she is far more better. 'A 100 years of solitude' is one of the best books written, but I'm constantly disappointed with other Marquez books (I still didn't read Love at the time of cholera though, maybe it will be as good). Well, back to Allende, the Spirit of Houses' story embraces Chile's political history, with a powerful, magical spider web structure of storytelling. I'm completely fascinated by Latin America literature.

NİSAN/ APRIL



-Kanlı Pazartesiler- Gabriel Garcia Marquez: Bu kitap 'Benim Hüzünlü Orospularım'dan daha iyi bir kitaptı bence, ama yine de 'Yüzyıllık Yalnızlık'ın yanına bile yaklaşamaz.


-Cronica de una muerta anunciada (I cannot find theEnglish Title)-Gabriel-Garcia Marquez:
This Marquez book was better than my melancholic whores in my opinion, but not half as good as A Hundred Years of Solitude.

MAYIS/ MAY


-İkna- Jane Austen:
Eğlenceli bir kitap, ama romantik bir kitaptan başka bir şey gibi gelmedi bana. Jane Austen'ın normal ironik havasını görmedim bu kitapta.


-Persuasion-Jane Austen:Fun to read, but it felt more like a romance if you ask me.


-Hayat Başka Yerde- Milan Kundera: Kundera hakkında ne denebilir ki? Dahi herifin teki ve gerçeklikten gözümün önünde kanlanıp canlanan kompleks karakterler yaratmakta tanıdığım en iyi yazar. Karmaşık, sığ, yaşayan ve nefes alan insanlar tüm karakterleri, ama ona buna ahkam da kesmiyorlar, bu da Kundera'yı benim en sevdiğim yazarlardan biri yapıyor.


-La Vie est Ailleurs (The Life is Somewhere Else)- Milan Kundera: What can I say about Kundera? He is a genious and I particularily appreciate his characters. They are complicated, shallow, living, breathing human beings that fascinate me.


-Mrs. Dalloway- Virginia Woolf: Bu kitabı da yıllardır okumak istiyordum, ama aynı zamanda İngilizcesini okumak istiyordum ama bir türlü bulamadım. Bulamadıkça da takıntı haline getirdim ve Türkçesini okumayı red ettim. Virginia Woolf'un diğer tüm kitaplarının İngilizcesi İstanbul'da bulunurken, en az 3 ayda bir periodik olarak İngilizce kitap satan bütün kitapçılara bakmama rağmen, Mrs. Dalloway yok da yok. Hatta, Berlin'de bile bulamadım. Tam ümidimi kaybetmiştim ki, kitabı, üstelik özel bir basımıyla, sırma yapraklı olarak Budapeşte'de buldum. Her zamanki gibi tatili yeterli kitap getirmemiştim, o yüzden Budapeşte'de çılgınca İngilizce kitap aramaya başladım. Derken Alman bir zincir kitapçıyı gördüm bir alışveriş merkezinde, girdim bir de ne göreyim, bu güzellik İngilizce kitaplar bölümünün en üstünde duruyor. Mucize gibi değil mi?

-Mrs. Dalloway- Virginia Woolf: I wanted to read this book for ages too, but I was obsessed with reading it in English. Every other Woolf book, you can find in english in Istanbul, but Mrs. Dalloway, nooo. I searched all the bookstores that sells english books periodically every 3-4 months, but I finally found it in Budapest. It was poetic really. As always, I didn't bring enough books to a vacation, so I was desperately looking to find an english book. There was only one mall that I knew in Budapest, I went there, there was a big bookstore. And Mrs. Dalloway was just sitting at the top of English books. Isn't it magical?

HAZİRAN/ JUNE

-Making Documentary Films and Videos

 
-Ariel- Sylvia Plath: Sonunda paraya kıyıp Amazon'dan İngilizce bir kopyasını imzaladım. Bu kitabın revised versiyonunu almak benim için çok önemliydi, çünkü ilk baskılarında, pislik kocası Ted Hughes beyefendi, karısının ölümünden sonra el yazmasından bazı şiirleri çıkarmak ve şiirlerin yerlerini değiştirmek gibi bir denyoluk yapmıştı. Üstelik sadece revised versiyonunu bulmadım, bir de elyazması kopyanın birebir baskısını (facsimile diyorlar buna, el yazmasını tarayıp basıyorlar) buldum. Daha ne olsun!


-Ariel- Sylvia Plath: I finally ordered a copy in English from Amazon. It was very important for me to get a revised copy where the editor put the poems that exactly Plath puts in the manuscript (that means that not the book that his cheating husband Ted Hudges found the liberty to cancel some poems and change the order after her death). I did better, I found a manuscript facsimile copy, which also have scanned versions of the manuscripts with the notes and editions she hand-made. Wohooo

TEMMUZ/ JULY



-Yüksek Topuklar- Murathan Mungan: Murathan Mungan'ı niye bu kadar seviyorlar hiç anlayamıyorum. Hele bu kalın kitap, kesinlikle okumak için harcadığım zamana değmedi. Kitapla ilgili tek birşeyi bile beğenmedim. Lütfen biri bana, orta yaşlı, hayatındaki istinasız herşey hakkında 500 sayfa boyunca laf edip sızlanan bir kitabın nesini beğendiklerini söyleyebilir mi? Herkes nasıl böyle kolay kategorilere sokulabilir ve nasıl herkes yanlış olur da, bir bu kadın doğru olur her seferinde?


-Yüksek Topuklar (High Heels)-Murathan Mungan: They make a big fuss about this Turkish writer that I don't get. This is the second book I read by him, and this wasn't worth the time. I didn't like a single thing about the book. (For Turkish readers of this blog, please somebody tell me what the fuss is about a bitter middle-aged woman bitching about absolutely everything that goes around her, but absolutely everything. How is it possible, how can everbody be so easily categorized and be wrong and only this protagonist can be right about stuff?)

-Dead Until Dark- Charlaine Harris: Tamam, çok fazla pulp-fiction okuduğumu biliyorum. Ama bunun için True Blood'ın yaratıldığı seriden daha iyi bir kitap düşünülebilir mi?



-Dead Until Dark-Charlaine Harris: So what, I want to read some pulp fiction. What better series that originate True Blood:)
 
-Living Dead in Dallas- Charlaine Harris

-Living Dead in Dallas-Charlaine Harris

AĞUSTOS/ AUGUST

-Club Dead- Charlaine Harris


-Dead to the World- Charlaine Harris:
Tamam, sadece 1 tane vampir kitabı okumadım, 4 tane birden okudum. Çok güzeller, n'apıyım?


-Dead to the World-Charlaine Harris: So ok, I didn't only want to read one pulp novel, but four. They are good, so, who cares?


Romanın Hazırlanışı- Préparation du Roman)- Roland Barthes: Kitap, Barthes'ın üniversitede verdiği seminerlerin notlarından oluşuyor. Bizzat Barthes'ın dersleri anlatmak için tuttuğu notlar, asistanı tarafından birleştirilmiş. Gerçekten çok etkileyici bir kitap, ama romanın hazırlanışı dışında herşeyden bahsediyor. Romanın haikunun (Barthes'a göre 'notlar') tam tersi olduğunu düşünüyor ve notları bir romana dönüştürmenin yollarını arıyor (ama bulamıyor:P). Sorun, Barthes'ın o dönem bir roman yazmaya çalışması, ama sadece romanla ilgili notlar almaktan öteye geçememesi. Yine de, fikirleri çok etkileyici ve her zamanki gibi çok orijinal ve kendine has.

-Preparation du Roman (Preparation of a Novel)-Roland Barthes: This book is Barthes' lectures that he gave in one university semester. His thoughts are as always really fascinating, but he talks about anything but preparing a novel. He founds the novel the opposite of a haiku (which he calls notes) and he tries to find a way to turn this notes into a novel (he didn't find a way at the end). The problem is that he was trying to write a novel at the moment, but all he could do is to take notes (quiet like me, actually). Fascinating ideas though.


-Madame Bovary- Gustave Flaubert: Ada Kitap'da tesadüfen Madame Bovary'nin Fransızca ikinci el bir kopyasını buldum, Fransızcam biraz paslanmış olsa da (Fransızca roman okumayalı yıllar olmuştu doğrusu), yine de bu kitabı asıl dilinde okumak istedim. Hala da okumaktayım, o yüzden sadece Barthes'ın Madame Bovary hakkında söyledikleriyle yetineceğim: "Emma kelimeler için yaşadı ve kelimeler yüzünden öldü." Nasıl öldüğünü henüz bilmiyorum, ama okuduğum kadarı uygun gözüküyor.

-Madame Bovary- Flaubert: I found a french second hand copy of this by chance and eventhough my french is rusty ( I didn't read in french for ages), I wanted to read this in its original language. Work still in progress, I will just say what Barthes said about it :"Words was what Emma lived for and word was why she died". I don't know about her death yet, but I found the idea very accurate so far.

ŞİMDİYE KADAR OKUNAN KİTAPLAR: 19


BOOKS READ SO FAR:19

No comments:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails