Sulukule göz göre göre yok oluyor, ve ne herhangi bir medya kuruluşundan ses çıkıyor, ne işlerine geldi mi dünya medyasına açıklamalar yapan sözde entellektüellerimizden bir soluk geliyor. Bir tek UNESCO mektup üstüne mektup yazıyor hem hükümete, hem de Türk medyasına. Hükümetten ise şu cevap geliyor: "UNESCO merak etmesin, biz kendi kültürümüzü korumayı onlardan iyi biliriz!". Sonuçta ne oluyor, yaklaşık 16. yüzyıldan beri Sulukule'de yaşayan Romanlar İstanbul dışına sürünüyor, saklanmaya bile gerek duyulmadan etnik temizlik yapılıyor (soylulaştırma diye bir terim kullanılıyor mesela İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin internet sitesinde), Sulukule'de hiç de gecekonduya benzemeyen (hemen hepsinin Osmanlı zamanından tapuları var ve çoğu bina apartman) yıkılıp yerine 'Osmanlı mimarisi' olduğu iddia edilen, ama hiçbir şeye benzemeyen lüks villalar yapılıyor.
Şuna da dikkati çekmek istiyorum, kentsel dönüşüm projeleri hem azınlıkların oturduğu yerlere yapılıyor. Sulukule'de Romanlar, Tarlabaşı'nda Romanlar ve travestiler, Ayazma'da terörden kaçıp gelmiş Kürtler, Balat'da Yahudiler...Bir şey yapalım diyemiyorum, çünkü yapılan hiçbir şey bir işe yaramıyor, zaten artık Sulukule için çok geç... Ama n'apıldığını
bilelim, hiç olmazsa farkında olalım.
No comments:
Post a Comment