Bu yıl canım sıkıldıkça kendimi Şile ya da Beykoz-Poyrazköy yoluna vuruyorum. Şile'de Üvezli diye küçük bir köy var, orada inanılmaz gözlemeler yapıyorlar, 30 çeşit baharatlı. Yaşlı bir karı koca işletiyor yeri, kadın Gürcü göçmeni, adam Alamancı, su yataklarının gece nasıl patladığını filan anlatıyorlar.
This is year I found myself either in Sile or in the road of Beykoz-Poyrazköy. Both are just at the end of Istanbul, Sile is on the Black Sea shore with wonderful pine forests on the road and the road of Beykoz is the most green place in Istanbul. There is this little village called Üvezli on the road to Sile, they make incredible 'gözleme's with 30 kind of spices. A young couple own the place, the woman is an Georgian immigrant, the man stayed in Germany for long years and they talk about stuff like how their water bed was exploded one night.
Sonra da böyle ormanın içinde fotoğraf çekiyorum. Poyrazköy yolunda "dikkat geyik-karaca çıkabilir" diye tabelalar var, ama maalesef daha hiç geyik göremedim. İşgüzar birinin söylediği gibi (üst-sağ foto) yoluma gay filan da çıkmadı, ama hala ümit ediyorum (gay değil, geyik çıksın diye:P)
I also take photos like that. There are signs that says "Attention for the deers" on the road to Poyrazköy, but unfortunately I never saw one.
No comments:
Post a Comment