Saturday, May 1, 2010

Okumak /Reading


Bilmeyen kalmamıştır ama tekrar söyleyeyim, yıllardır hep bir kitap klübüne üye olsam diye düşünürdüm, ama hiç kafama uygun bir şey bulamam. Sonunda kafama çok da uyan bir klüp buldum ve 3 aydır illedeROMANolsun'a üyeyim.

I think you all know by now, but for the ones who don't know, I finally found a book club to join and am a member for 3 months. 

Bu ayki toplantımızı bildiğiniz üzere Çarşamba günü yaptık. Toplantıdan sonra, Kadıköy tarafına gidenler bir taksiye bindik. İki kişi metrobüste indi, bir kişi de Kadıköy'de inince, ben takside yalnız kaldım. Takside de doğal olarak edebiyat konuşuldu, ben ne okuturum, sen ne okutursun vs. Herkes indikten sonra taksici döndü bana "Siz hep böyle kitap mı okuyorsunuz, ne güzel" dedi, ben de kısaca kulübümüzden bahsettim. "Ne güzel, dedi, ben de çocukken çok okurdum, başından kalkmazdım, sonra işte hayat..." Sonra Kemalettin Tuğcu dolu bir sohbet yaptık ben inenene kadar (çocukken ne okusun adam Kemalettin Tuğcu, Ömer Seyfettin tabii). Artık okuyamadığına üzüldüğünü söyledi, ama benim yaşımda bir kızı varmış, o da çok okuyormuş, okumanın yararlarından bahsettik sonra, yaşadığım en keyifli taksi yolculuğuydu.

We made this month's meeting on Wednesday. After the meeting, 4 of us going to the same part of town took a cab together. First 2 got out, then the other-one  and I'm left alone at the car. We, naturally spoke of books during the ride, and when everyone got out, the driver turned to me and asked "Do you always read like this?". I told him a little bit about our club. "How nice, he said, I always read as a child, but then life you know…" Then started a nice conversation about books and literature. He said that he was sorry not to be able to read anymore, but that she had a daughter around my age who also read a lot, we also talked about the positive influence reading makes in your life, and it was my best taxi ride. 

Bunu yazmak istememin nedeni edebiyatın nasıl insanın çevresine yayıldığıyla ilgili. Arabada yaptığımız 10 dakikalık bir konuşma, taksici normalde gecenin 11'de büyük bir olasılıkla hiç düşünmeyeceği halde ona okumayı hatırlattı, çocukluğuna götürdü. Sanırım benim okumayı sevmemin önemli nedenlerinden biri bu, genelde çocuklukta kazanılan bir alışkanlık olduğundan ve kitaplar en güzel çocuklukta okunduğundan (özellikle etkileyicilik ve hayalgücünü geliştirmesi adına) insanı çocuklaştıran bir şey aynı zamanda. Çocuk kitabı ya da fantastik kitap okumakla ilgili bir şey değil bu, ama bir kitabın karakterine kızıp "Ben olsam onu değil bunu yapardım" dediğiniz yerde, ya da hikayeyi çok sevip orada olmak istediğiniz anda hayalgücünüz işlemeye başlıyor.

I wanted to write about it to point out how literature really spread around. A little talk that his clients made in the car, made the driver to think about books and his childhood, which he would probably not do at 11 p.m. at night, driving. I guess, that's one of the main reasons why I like to read so much, since most of the time reading is a habit that we take at childhood, and because reading is most fun as a child (both because of the elevated imagination of the child and because books are most fascinating when the reader is young), reading is something that makes you a little bit childish. I don't only mean childhood books or fantasy books and such, when you get angry to a character in the book and start to think what would you do if you were him, or when you love a story so much that you imagine being there, your imagination kicks out.

Bu olay bana bir şeyi daha düşündürdü, daha doğrusu uzun süredir düşündüğüm bir şeyin ucundan tutup biraz yazmaya sevketti. O da şu ki, bu kitaplardan bahsettiğinde çocukluğuna dönüp gözleri parlayan adamın artık kitap okuma(ya)ması. Sanırım bir kısım insan için, kitap çocuklukta yapılan bir şey olarak kalıyor, ya da en azından okul yıllarından sonra bitiyor. Konu taksici, entellektüel farkı da değil, ben kaç kere bakkal tezgahının altında, müşteri olmadığında kitap okuyan bakkal gördüm. Çok da entellektüel şeyler okuyorlardı, öyle entel takılanların okuduklarından değil. Yani burada bence konu entellektüellik ya da dar gelir sınıfı filan değil. Çevrenizdeki insanların çoğundan "Ay çok istiyorum kitap okumak ama, hiç vaktim yok. Ben de yazın tatilde okuyorum" lafını ne çok duydunuz değil mi? Ve bu insanların çoğu da hali vakti yerinde ve üniversite mezunu insanlar. Ama aynı insanlar saatlerce dizi ya da maç izlemeye her hafta vakit buluyorlar. Burada ne diziyi ne maçı yermek derdim, sadece bir noktaya değinmek istiyorum.

This incident also made me think another thing, or more truly made me to write about something I think a lot nowadays. The fact that the driver, who had sparkles in his eyes talking about books, cannot or does not read anymore. I guess for certain people, reading stays as a childhood hobby, or at least finish with the graduation of the school/university they finished. This is not about the difference between intellectuals (mainly coming from upper or middle class)and drivers (middle-low class people), I saw many examples where small shop owners and workers read in their spare time. And they read far more serious books than the so-called intellectuals. And how many times did you hear the phrase "I want to read so much, but I just can't find the time"? Do they not mostly come from the upper-middle class? So this is definitely not a class issue. Also I must add that these people who don't have time to read easily find to watch t.v. or sport games. My point here is not to criticize games or television, but something else.
 
Kitap benim için bu insanların hissettiğinden çok farklı bir şey. Sanki nefes almak gibi refleks halinde yaptığım günlük bir işlev. Benim de çok yoğun olduğum zamanlar oluyor, günlerce çekimler için sabahlıyorum, 5 gün uykusuz kurgu yaptığım zamanlar oldu, ama her zaman okuduğum bir şeyler muhakkak vardır. Sanmayın ki her zaman Victor Hugo ya da Tolstoy okuyorum, böyle yoğun zamanlarda kafam onları almadığı için diğer kitaplarıma karşı suçluluk duya duya vampir kitapları, korku ya da Harry Potter okuyorum, ama bir şey okuyorum ya! Her dışarı çıktığımda bir kitap çantada yerini alıyor, bu yüzden çok sevsem de küçük çantam hiç yok, çünkü onlara kitap sığmıyor, vapurda, motorda, serviste ama bir yerde muhakkak okuyorum.

Reading for me is very different for what it is for these kind of people. It has become a reflex like breathing for me. I also am very busy at times, especially during shooting time when I don't sleep for days, but I always have something to read. If I don't have the time, I create it, I read on the road to work/school, at night before sleeping even if it means that I will sleep less… And the books are not my usual books, but lighter, more entertaining books (my guilty pleasure: vampire series!), but at least I read something. I get my book every time I go out, this is why I don't have a cute small bag, even though I love them very much, because you can't put books in it.

Bu refleksin de çocuklukta aşılandığına inanıyorum (en azından benim için öyle oldu). O yüzden çocukların okuması, okumaya teşvik edilmesi ve onlara hem zekalarını geliştirecek, hem eğlendirecek kitaplar seçilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Neyse gece gece konuyu çok dağıtmayayım, bu benim kutsal kitaplarımla ilgili yazmak istediğim daha uzunca bir şeyin girizgahı olarak kalsın...

I think that reading becomes a reflex at childhood, so it is very important to encourage kids to read at school and at home, and it is also important to choose the right books for them to enjoy, so they will be attached to them. But do not let me to change the subject, and let this post stay as an introduction to what I want to write about what reading is for me….
 

No comments:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails